Özgürlüğün Sınırları Nelerdir?

Allah (c.c.) insanı değerli bir varlık olarak yaratmış ve onun onurlu bir yaşam sürmesini istemiştir. Onurlu bir yaşam sürmek, temel hak ve özgürlüklerin sağlıklı biçimde kullanılmasına bağlıdır. Toplumsal hayatta bireylerin hak ve özgürlüklerini kullanırken uyması gereken bazı kurallar vardır. Bu kurallara dikkat edildiği zaman toplum, güven ve huzur içinde olur.

Sosyal hayatta istediğimiz her şeyi sınırsızca yapma özgürlüğümüz yoktur. Herkes istediği gibi davranacak olursa toplumda kargaşa olur, güven ve huzur bozulur. Toplumda belli kuralların olması ve onlara uyulması insanların lehinedir. Çünkü insanlar ancak o kurallar sayesinde sahip olduğu hak ve sorumlulukları yerine getirebilir.

İnsan sorumluluk duygusu taşıyan bir varlıktır. Dünyanın hiçbir yerinde sınırsız özgürlük yoktur. Çünkü özgürlük, sorumsuzluk demek değil kişinin haklarını, sorumluluk bilinciyle başkalarına zarar vermeden serbestçe kullanması demektir. İnsan kendi yaşamında sorumlu davranır ve bu duyguyla hareket ederse başkasının özgürlük alanını da ihlal etmemiş olur.

İslam dini özgürlüğü; helal, haram ve başkalarının özgürlüklerini ihlal etmeme çerçevesinde değerlendirir. Buna göre bir kimse Allah’ın (c.c.) haram kıldığı bir eylem içinde olmaz, başkasının hakkına da dikkat ederse kendi özgürlük alanı içinde istediği gibi davranabilir. Fakat İslam’ın hoş görmediği bir davranış yapılıyorsa bu özgürlük kapsamında değerlendirilmez. Örneğin içki içmek ve kumar oynamak dinimize göre haram olan davranışlardır. Haram olan içkinin içilmesi, kumarın oynanması, oynatılması özgür bir davranış sayılamaz. Çünkü yapılan iş Allah (c.c.) tarafından yasaklandığı için özgürlük kapsamında değerlendirilemez.

Özgürlüklerin Sınırları

• Düşünme özgürlüğü başkalarına hakaret içeriyorsa sınırlandırılır.
• Ekonomik özgürlük helallerle sınırlıdır.
• İfade özgürlüğü kamu düzenini ve toplumsal huzuru bozuyorsa sınırlandırılır.

Peygamberimiz (s.a.v.) hak ve özgürlükler konusunda çok hassas davranır, hak ve özgürlükleri kul hakkı bağlamında değerlendirirdi. Allah Resulü kul hakkı yiyen kişinin bir an önce o kişiyle helalleşmesini ve bunun ahirete bırakılmamasını tavsiye ederdi. Nitekim bu konuyla ilgili bir sözünde şöyle buyurmuştur: “Kim bir kul hakkı yemişse o derhâl kardeşiyle helalleşsin. Çünkü (kıyamet günü) dirhem de geçmez dinar da. Böyle olunca o (hak yiyen) kişinin sevapları alınır, o adama yüklenir. Eğer sevapları yoksa o hakkını yediği adamın günahları buna yüklenir.”(Buhari, Rikak, 48.) Peygamberimizin (s.a.v.) sözüne uyarak bu hassasiyetle davranan bir insan başkalarının özgürlük alanına girmez.

İnsanın sahip olduğu özgürlüklerden biri de seyahat etme özgürlüğüdür. İslam dini bilgi sahibi olmak, tanımak ve insanlarla görüşmek amacıyla seyahat etmeyi tavsiye etmiştir. Ancak bu özgürlük de sınırsız ve sorumsuzca yapılan bir eylem değildir. Başkalarının özgürlük sınırını ihlal etmeden kendi hak ve sorumluluk sınırlarımız içinde istediğimiz yere seyahat edebiliriz. Peygamberimiz (s.a.v.)de bizleri seyahat etmeye teşvik etmiş ve bu konuda şöyle buyurmuştur: “Seyahat ediniz, sıhhat bulursunuz.”(Ahmed bin Hanbel, Müsned, C 2, s. 380.) Ancak bir yerde bulaşıcı hastalık varsa oradan çıkış ve oraya seyahat sınırlandırılabilir. Bu hususta da Peygamberimiz (s.a.v.) “Bir yerde bulaşıcı hastalık görürseniz oraya girmeyiniz. Bulaşıcı hastalık bulunan bir yerdeyseniz oradan da çıkmayınız.”(Buhari, Tıp, 30.) buyurmuştur. Böylesi durumlarda bulaşıcı hastalığın olduğu bölgeye seyahat etmek ve o bölgeden çıkmak isteyen insanların sağlık gerekçesiyle seyahat özgürlükleri engellenebilir.

Uçan bir uçurtma düşünün. O uçurtmayı uçuran kişi uçurtmanın ipini bıraksa uçurtma savrulur ve başka bir yere gider. Hâlbuki uçurtma kontrol edildikçe gökyüzünde uçmaya devam edebilir. İnsan da böyledir. Davranışlarını kontrol etmediğinde bir başkasının özgürlük alanına girer.

Mesken dokunulmazlığı da özgürlüklerin kullanımıyla ilgilidir. Her insanın evi özeldir. Bu nedenle hiç kimse başkasının evine izinsiz girmemeli ve evini gözetlememelidir. Bu hususta Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir Müslüman’ın izinsiz olarak bir başkasının evinin içini gözetlemesi helal değildir. Böyle yapan, günah işlemiş olur.”(Tirmizi, Salât, 148.) Yine hiç kimsenin başkasının özel hayatını izleme veya özel görüşmelerini dinleme özgürlüğü yoktur.

Bazı durumlarda bu kurallar ihlal edilebilir. Bir kimsenin yardım istemesi hâlinde, yardım amacıyla o kişinin evine izin almadan girilebilir. Yangın, sel, düşman istilası, hırsızlık vb. vakalarda izne gerek yoktur. Bu çerçevede suçluyu yakalamak ve suç delillerinin kaybolmasını önlemek maksadıyla da özel hayatın gizliliğine müdahale edilebilir. Hak ve özgürlükler kötü niyetle kullanılıyorsa yani inançlara saygısızlık yapılıyorsa, haram özendiriliyorsa, genel ahlak kurallarına aykırı davranılıyorsa, devletin ve milletin birlik ve bütünlüğü bozulmaya çalışılıyorsa özgürlükler sınırlandırılabilir.

Yorum yapın