Ekonomik özgürlük; mülk edinme, çalışma ve adil ücret alma gibi hususları kapsayan insanın temel haklarından biridir. Dinimize göre mülk; satın alma, sözleşme, hibe, çalışma, miras ve ticaret gibi meşru yollardan biriyle elde edilir. Hırsızlık, kumar, gasp ve rüşvet gibi haksız kazanç yollarından mülk edinilemez. İslam’da kadın veya erkek her birey din ve vicdan hürriyeti, evlenme, çocuk sahibi olma, mülk edinme ve tasarrufta bulunma gibi hak ve özgürlüklere sahiptir.(Abdurrahman Çetin, Peygamberimiz ve Toplum, s. 342.)
Hz. Muhammed (s.a.v.) hayatı boyunca rızkını hep çalışarak kazanmış, kimseye yük olmamıştır. O, henüz çocuk yaşta iken ücret karşılığında Mekkelilerin koyunlarını güttü, amcası Ebu Talib (r.a.) ile beraber çeşitli bölgelere giden ticaret kervanlarına katıldı. Gençliğinde de ticarete devam etti ve geçimini bu yolla sağladı. Kendisi çalıştığı gibi tüm Müslümanları da çalışmaya teşvik etmişti. Bir hadisinde çalışmanın önemine işaret ederek şöyle demiştir: “Hiçbir kimse asla kendi elinin emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir yiyecek yememiştir…”(1) Peygamberimiz (s.a.v.) ticaretle uğraştığı için ekonomik hayatın inceliklerini bilen biriydi.
Hz. Muhammed (s.a.v.) birilerinin üzerinden geçinmeyi, birine yük olmayı veya dilencilik yaparak yaşamayı asla onaylamamıştır. Dilencilik yapan bir kişiye çalışması için iş bulmuş ve ona şöyle demiştir: “Kıyamet gününde dilenciliğin, alnında kara bir leke olarak görünmesindense çalışarak rızkını kazanman senin için daha hayırlıdır.”(2) Başka bir sözünde de “İki günü birbirine eşit olan zarardadır.”( 3) buyurarak daha çok çalışmayı, üretmeyi ve kazanmayı hedef olarak göstermiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.) her alanda olduğu gibi iş alanında da adalete çok önem vermiştir. İster işçi ister işveren olsun her ikisine de adil olmasını öğütlemiştir. Kur’an-ı Kerim, “İnsanların haklarından hiçbir şeyi eksiltmeyin…”(4) buyurmuştur. Peygamberimiz (s.a.v.) her zaman Kur’an-ı Kerim’in bu uyarısını göz önünde bulundurmuş kendisi de “İşçiye alın teri kurumadan ücretini veriniz.”(5) buyurarak çalışanın hakkının gecikmemesini istemiştir.
İslam dinine göre kadın ve erkek her bireyin kazancından tasarrufta bulunma özgürlüğü vardır. Hz. Peygamber (s.a.v.) de kazancını Allah’ın (c.c.) rızasını kazanma yolunda harcamıştır. O malını ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaktan çekinmemiş, kendisinden bir şey isteyenlere imkânı ölçüsünde yardımcı olmuştur. İslam’da kazanç helal yollardan elde edilir. Helal olmayan yollardan sağlanan kazanç, ekonomik özgürlük anlayışı içinde değerlendirilemez. İslam’da kadın ve erkek, herkes helal yollardan mülk edinebilir. Ancak mülk benimdir, diye istenilen şekilde rastgele harcama yapılması İslam’ın tasarruf anlayışıyla bağdaşmaz. Çünkü insanın servetini kendine ve topluma zarar verecek şekilde harcaması Peygamberimizin (s.a.v.) yasakladığı bir davranıştır.
(1) Buhari, Büyu, 15.
(2) Ebu Davud, Zekât, 26; İbn Mace, Ticaret, 25.
(3) Aclûni, Keşfü’l-Hafâ, C 2, s. 233.
(4) Şu’arâ suresi, 183. ayet.
(5) İbn Mace, Rehin, 4.