İslam dininde Allah’a (c.c.) kulluk bakımından kadınla erkek arasında bir fark bulunmadığı gibi temel hak ve sorumluluklar açısından da kadının konumu erkekten farklı değildir. İslam hukukunda bir insan olarak erkeğe tanınan temel insan hakları kadına da tanınmıştır. Buna göre hayat hakkı, kanun önünde eşitlik, mesken dokunulmazlığı, şerefin ve onurun korunması hususunda kadının ve erkeğin hakları eşittir.
Ayrıca inanç ve düşünce hürriyeti, evlenme ve aile kurma hakkı, özel hayatın gizliliği, ekonomik özgürlükler gibi temel haklar bakımından kadınla erkek aynı haklara sahiptir.
Kadının maddi ve manevi kişiliği, malı ve canı erkeğinkiyle aynı değerdedir. Kadının her türlü hakaret, saldırı ve iftiralardan korunması gereklidir. Aksi davranış gösterenler hakkında ağır cezai hükümler konulmuştur. Kur’an-ı Kerim kadının ve erkeğin bu durumunu bir ayette şöyle açıklamıştır: “Allah’ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri (başkasında olup da sizde olmayan) hasretle arzu etmeyin. Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var. Allah’ın lütfundan isteyin, şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir.”(Nisâ suresi, 32. ayet.)
Evrende her şeyi karşıtıyla yaratan (Yâsîn suresi, 36. ayet.) Allah (c.c.), insanları da kadın ve erkek olarak birbirlerine çift yaratmıştır. Buna göre kadınla erkek bir elmanın iki yarısı gibidir. Allah Resulü kadın ve erkek arasında ayrım yapmadan onları birbirini tamamlayan bir bütünün iki parçası olarak nitelendirmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) “Kadın ve erkek bir bütünü tamamlayan iki eşit parça gibidir.” (Ebu Davud, Taharet, 94.) buyurarak bu gerçeğe işaret etmiştir.
Bir ayet-i kerimede de Rabb’imiz bu gerçeğe şöyle işaret etmektedir: “… Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz…”(Bakara suresi, 187. ayet.) Aynı zamanda bu ayet, erkeğin ve kadının birbirinin koruyucusu ve kollayıcısı olduğunu da belirtmektedir.
Kadın ve erkeğin yaratılış gayeleri de aynıdır. Her ikisi de öncelikle Allah’ı (c.c.) tanımak, O’na ibadet etmekle yükümlü tutulmuştur. Ayrıca yeryüzünü imar etmek, doğuştan Allah (c.c.) tarafından kendilerine verilen imkân ve yetenekleri kullanarak ahiret saadetini kazanmak için yaratılmışlardır. Bu nedenle Allah (c.c.) erkek veya kadın olsun yaratılış amacına uygun davranan kişilerin emeğini boşa çıkarmayacağını ve iyi işler yapanların mutlaka ödüllendirileceğini bir ayette şöyle açıklamaktadır: “Erkek olsun kadın olsun her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.”(Nisâ suresi, 124. ayet.)
İslam dini, ilim öğrenilmesi konusunda da kadın erkek arasında ayrım gözetmemiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.) Kur’an-ı Kerim’i kadın erkek ayrımı yapmadan bütün insanlara tebliğ etmiş, kendisine nazil olan ayetleri hem erkeklere hem de kadınlara okumuştur.(İbrahim Sarıçam, Hz. Peygamber’in Çağımıza Mesajları, s. 88.) Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde “İlim öğrenmek, kadın ve erkek her Müslüman’a farzdır. Allah ilim öğrenmek amacıyla yola çıkan kimseye cennetin yolunu kolaylaştırır.”(İbn Mace, Mukaddime, 17.) buyurarak insanları ilim öğrenmeye teşvik etmiştir.
Temel hak ve hürriyetlere sahip olma yönünden de kadın ve erkek arasında fark yoktur. Her ikisinin de hayatı, malı, şerefi, namusu ve haysiyeti dokunulmazdır. Din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve ifade özgürlüğü bakımından aynı haklara sahiptirler. Kadın ve erkek mal edinme, malı üzerinde tasarrufta bulunma, evlenme, çocuk sahibi olma, eğitim – öğretim faaliyetlerine katılma konusunda birbirine eşittir. Haklar bakımından kadın ve erkek arasında fark olmadığı gibi sorumluluk bakımından da aralarında ayrım yoktur. Kadınlara karşı işlenmiş suçlar, erkeklere karşı işlenmiş suçlar gibidir. Aynı şekilde kadınların işledikleri suçlara verilen cezalarla erkeklerin işledikleri suçlara verilen cezalar da aynıdır.
Allah (c.c.) Hz. Muhammed’i (s.a.v.) son peygamber olarak bütün insanlara göndermiş, insanların da ona tabi olmalarını istemiştir. Ancak Peygamberimize (s.a.v.) tabi olup olmama kararını insanların özgür iradesine bırakmıştır. Bu nedenle Allah Resulü (s.a.v.) de kadın ve erkek ayrımı yapmadan kendisine tabi olanlardan biat yani bağlılık sözü almıştır.
İslam dininde kadın ve erkek arasında hukuksal bir eşitsizlik söz konusu değildir. Ancak erkeğin, kadında bulunmayan birtakım fıtri özellikleri olduğu gibi kadının da erkekte bulunmayan birtakım fıtri özellikleri vardır. Yaratılış olarak genellikle erkek kadından daha güçlüdür. Bazı hususlarda da kadın erkekten daha ileridedir. Örneğin erkek baskı ve sıkıntılara daha dayanıklıdır. Kadında ise merhamet duygusu erkekten daha baskındır. Her cinsin kendine ait özelliğinin olması cinsiyet ayrımı olarak düşünülmemelidir.
Dinde kadının erkeğe vurma hakkı yok peki kadın kendini erkekten korumak için savunma sanatı kullanabilir mi? ya da şiddet mağduru gördü ve şiddete uğrayan kadını korumak amacıyla erkeği dövebilir mı?