Aile içinde eşlerin ve çocukların birbirleri üzerinde hakları vardır. Baba, eşinin ve çocuklarının her türlü eğitim ve gelişimiyle ilgilenir, ihtiyaçlarını helalinden temin ederek onları ahirete hazırlar. Nitekim Resulullah (s.a.v), Nadiroğulları hurmalığından elde ettiği mahsulü satar ve ailesinin bir senelik nafakasını ayırır, kalan kısmını da beytülmâle devrederdi. Allah Resulü (s.a.v) bu âdetine hayatı boyunca devam etmiştir.25
Peygamber Efendimiz (s.a.v) ailesinin geçimi için develer almıştı. Bu develer Uhud ve el-Cemmâ otlaklarında yayılır, eve gelen sürüler sağılıp sütleri akşam yemeği olarak misafirlere ikram edilir, kalan süt ile ertesi sabah sağılan süt Allah Resulü’nün hanımlarına paylaştırılırdı. Ayrıca Hz. Ümmü Seleme, Efendimizin (s.a.v.) her hanımına farklı isimlerle anılan birer deve tahsis ettiğini bildirmiştir.26
Efendimiz (s.a.v) ailesinin ihtiyaçlarını hayatında iken karşılamakla kalmamış, ölümünden sonra da onların geçimlerini düşünmüş, “Vefatımdan sonraki durumunuz, beni endişelendiren şeylerden biridir” buyurarak ailesine karşı sorumluluk duygusunu ifade etmiştir.27
Resulullah’ın (s.a.v) ailesi, dünya hayatı ile ahiret hayatından birini tercihte serbest bırakıldıklarında, ahiret hayatını tercih etmişlerdi. Bu sebeple Allah Resulü onlara bol miktarda mal mülk bırakmamıştı ama vefatından sonra maişetlerini temin etmek için Hayber’in gelirinin kendi hissesine düşen kısmından her bir hanımına 80 vesk28 hurma ve 20 vesk buğday tahsis etmeyi de ihmâl etmemiştir.29 Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) kendi vefatından sonra bile ailesini düşünmüştür.
Aile içinde annenin de görevleri vardır. Onun, kocasına karşı görevlerinde titiz davranması, evine ve çocuklarına sahip çıkması gerekir. Sabırlı ve kanaat ehli olmalı, israftan kaçınmalıdır.
Anne babanın çocuklarına karşı sorumlulukları vardır. Öncelikle çocuklarına karşı merhamet, muhabbet ve adâletle davranmalı, ayrımcılık yapmamalılardır. Çocuklar da anne babalarına karşı son derece hürmet ve muhabbet hisleriyle dolu olmalı, onlara itaat ederek hizmetlerinde kusur göstermemelidirler. Aile reisi, evindeki fertlerin her türlü ihtiyacını karşılamak durumundadır. Bu vazifesini ihmâl eden ebeveyni Efendimiz (s.a.v) şöyle ikaz etmiştir: “Kişinin, geçimini sağlamakla yükümlü olduğu kimseleri ihmâl etmesi, ona günah olarak yeter.”30
Cenâb-ı Hak (c.c) kullarına büyük bir lütufta bulunarak aile fertlerinin geçimi için gösterdikleri gayreti ibadet, yaptıkları harcamaları da infak olarak saymıştır. Bu sebeple insanlar geçimlerinden sorumlu oldukları kimselerin ihtiyaçlarını bir ibadet şevki içinde karşılamalılardır. Ancak aşırıya giderek bütün zamanlarını dünyalık kazanmak için harcamamalı, ahiretleri için lâzım olan diğer görevlerini de hakkıyla yerine getirmelilerdir. Kendisine ihsan edilen sınırlı vakti, hem bu dünyadaki hem de ahiretteki ihtiyaçlarını temin için en güzel şekilde değerlendirmelilerdir. Anne baba, aile içinde affedici ve müsamahakâr olmalı; muhabbet, şefkat ve merhamet hislerini önde tutmalıdırlar. Anne baba üzerinde evlatların da hakları vardır. Resulullah (s.a.v) bu konuyu şöyle buyurur:
“Allah Teâlâ (Kur’an-ı Kerim’de) bazı kullarını ‘Ebrâr’ diye isimlendirmiştir. Çünkü onlar hem baba ve annelerine hem de çocuklarına iyilik ve ihsanda bulunmuşlardır. Anne babanın senin üzerinde hakları olduğu gibi, aynı şekilde çocuğunun da senin üzerinde hakkı vardır.”31
Yüce Rabbimiz, anne babaya bir evlat lütfettiğinde, sağ kulağına ezan, sol kulağına da kâmet okuyarak ona güzel bir isim vermek, anne babanın başta gelen vazîfesidir.32 Durumu müsâid olanlar, doğumdan bir hafta sonra Allah’a şükür için Akîka kurbanı kesmeli, çocuğu tıraş ederek saçlarının ağırlığınca gümüşü fakirlere infâk etmelidirler.33
Ailede eşlerin başta gelen görevlerinden biri de gerek kendilerinin gerekse evlatlarının eğitimiyle yakından ilgilenmeleridir. Resulullah (s.a.v), insanî ve Islamî eğitimi öncelikle kendi evinde, hanımlarına vermiştir. Zira iyi bir Islamî eğitime sâhip olan hanım, dinini yaşarken eşi için samimi bir dost; çocukları için iyi bir anne ve eğitimci olacaktır. Müslüman her şeyden önce dinî bilgileri ve ilmihâlini öğrenmeli ve ailesine öğretmelidir. Daha sonra diğer hususların eğitim ve öğretimine gayret etmelidir. Çünkü birincisi ebedî hayatı kazandırırken ikincisi fâni olan dünya hayatının idâmesini sağlar. Cenâb-ı Hak dinî eğitimin ailede sıkı bir şekilde yapılması gerektiğine şöyle dikkat çekmektedir:
“Ailene namazı emret, kendin de ona sabırla devam et! Senden rızk istemiyoruz, biz seni rızıklandırırız. Akıbet ise takva sâhiplerinindir!”34
Bu ayet-i kerimeden, dinî eğitime, bilhassa namaza itina gösteren ailelerin maddî ve manevî rızkının bol olacağını anlayabiliriz.
Resulullah (s.a.v), Cenâb-ı Hakk’ın emrine uyarak ailesinin eğitimine ehemmiyet vermiştir. Meselâ o, sabah namazının sünnetini evinde kılar, hanımlarını namaza kaldırdıktan sonra Mescid-i Nebî’ye giderdi.35
İnsanların cehennem azabından korunmaları, aile içindeki bu eğitime bağlıdır. Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz.”36
Bu ayet hakkında Hz. Ali (r.a) şu açıklamayı yapar:
“Kendinizi ve aile fertlerinizi ateşten koruyun,” emri, “kendinize ve aile fertlerinize hayrı, ilmi ve edebi öğretin” mâniasına gelmektedir. Bu ayet-i kerimenin tefsiri hakkında Zeyd bin Eslem şunu söyler:
Bu ayet nazil olduğunda ashap:
“–Yâ Resulullah! Kendimizi koruyabiliriz, ya ehlimizi nasıl koruyacağız?” diye sordu.
Resulullah (s.a.v):
–Onlara Allah’a kul olmayı, tâat ve ibadeti emredersiniz. Allah’a isyan etmekten ve günah işlemekten de nehyedersiniz, işte bu onları korumak demektir”37 buyurdu.
Resulullah (s.a.v) aile fertlerinin her biriyle baş başa sohbet edip konuştuğu gibi onları bir araya toplayarak da eğitimleriyle meşgul olmuş, bu âdetine hayatı boyunca devam etmiştir.38
Resulullah (s.a.v) bir defasında Hz. Âişe’yi (r.a) günahlardan sakındırırken şu dikkat çekici ifadeleri kullanmıştır: “Ey Âişe! Küçümsenen işlerden (önemsenmeyen en küçük günahlardan dahi) sakın! Zira Allah katında onları gözetleyip kaydeden bir (melek) vardır.”39
Resulullah (s.a.v) ailesinin diğer ilimleri öğrenmesini de sağlardı. Şu rivayette bunu açıkça görebiliyoruz: Şifâ bint-i Abdullah (r.a) şöyle anlatır: Ben Hafsa’nın (r.a) yanındayken Resulullah (s.a.v) yanımıza geldi ve bana: “−Buna yazıyı öğrettiğin gibi nemle tedavisini40 de öğretir misin?” buyurdu.41
Demek ki ailede her bir ferdin kendine göre önemli görevleri vardır. Bunlar yerine getirildiğinde aile huzurlu bir yuva hâline gelir ve refah içinde yaşar. Aksi takdirde problemler çıkmaya başlar ve ailede derin bir huzursuzluk baş gösterir.
25 Bûhârî, Nafakât, 3; Müslim, Cihad, 49.
26 İbn-i Sa’d, C 1, 494-496.
27 Tirmizî, Menâkıb, 25/3749.
28 Vesk bir ağırlık ölçüsü olup yaklaşık 200 kg.dır.
29 İbn-i Sa’d, C 3, 56, 69, 127.
30 Müslim, Zekat, 40; Ebû Dâvûd, Zekât, 45.
31 Heysemî, C 8, 146.
32 Ebû Dâvûd, Edeb, 61, 106, 107.
33 Bkz. Buhârî, Akîka, 1, 2; Muvatta’, Akîka, 2, 3.
34 Tâhâ suresi, 132. ayet.
35 Ahmed İbn-i Hanbel, C 6, 236.
36 Tahrim suresi, 6. ayet.
37 Âlûsî, Tefsîr, C 28, 156.
38 Müslim, Radâ’, 46; Ebû Dâvûd, Nikâh, 38; İbn-i Hanbel, VI, 107, 157; İbn-i Sa’d, VIII, 85.
39 İbn-i Mâce, Zühd, 29; Dârimî, Rikâk, 17.
40 Burada geçen “nemle” (karınca) kelimesi insanın iki yanında veya vücudunun diğer yerlerinde çıkan bir tür yarayı ifade eder.
41 Ebû Dâvud, Tıb, 18/3887.