İslam’dan önce, Allah’ın (c.c) birliğine inanan hanîflerin dışında, müşriklerin çoğu ahirete şüpheyle yaklaşıyorlardı.28 Hatta, “Bizim için dünya hayatından başka hayat yoktur, yaşarız ve ölürüz”29 diyerek onu inkar ediyorlardı. Böyle bir anlayışa sahip olan cahiliye insanı, ölüp toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra tekrar dirilme düşüncesinin öncekilerin masallarından başka bir şey olmadığını düşünüyordu.30 Bu sebeple, Resulullah Efendimize (s.a.v) karşı çetin bir mücadeleye girmişlerdi. İlk defa nasıl yaratıldıklarını unutarak, “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?”31, diyorlardı. Ahiret konusunda yalnızca bir zanna kapılarak32 Allah’ın (c.c) ayetlerini alaycı bir şekilde ve ısrarla yalanlıyorlardı.33
Bu konuda Kur’ân-ı Kerim ise insanların öldükten sonra tekrar diriltileceğini ve ikinci bir hayatın olacağını tekrar tekrar ifade ediyor ve bunu aklî, mantıkî ve ilmî deliller ile temellendiriyordu.
Ahiretin varlığına inanmak imanın temel esaslarındandır. Ahirete iman Allah’a (c.c) imandan asla ayrılmaz. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten men ederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar iyi insanlardandır.”34
Kur’an-ı Kerim’de muttaki kullardan bahsedilirken, “Onlar gayba inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinlikle inanırlar.”35 buyrularak ahirete iman, takva sahibi mümin olabilmenin özelliklerinden sayılmaktadır.
Ayrıca müminlerden bahsedilirken de, “Onlar, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.”36 buyrularak ahirete iman vurgusu yapılmaktadır.
Hz. Ömer’den (r.a) nakledildiğine göre, Cebrail (a.s) Resulullah Efendimize (s.a.v):
–İman nedir? diye sordu. Bunun üzerine Allah’ın Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu:
“–İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmaktır .” 37 İslam akaidinin temel esaslarından biri olan ahirete iman, mutlak adaletin tecelli edeceğine imanın da bir gereğidir. Ebû Hüreyre’den (r.a) rivayet edildiğine göre, Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde tüm haklar sahiplerine kesinlikle verilecektir. Hatta boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hakkı alınır.”38
İslâm’a göre ahiret kaçınılmaz bir gerçektir. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
“Allah’tan başka ilâh yoktur. O Kıyamet Günü elbette hepinizi bir araya toplayacaktır. Bunda hiç şüphe yoktur. Allah’tan daha doğru sözlü olan var mıdır?”39
Yine Islam’a göre ahiret hayatı asıl ve ebedî hayatımızdır. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak (geçici) bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedi olarak kalınacak yerdir.”40
Kur’an-ı Kerim ahireti kazanmak için insanları dünyanın geçici güzelliklerine karşı defalarca uyarır. Dünya hayatının geçici; bir oyalanma, bir oyun olduğunu, gerçek ve ebedî hayatın ahiret olduğunu bildirir.41 Allah (c.c) dünyada insanlar için güzellikler yaratmıştır; ancak gerçek ve kalıcı güzellikler ahirettedir.42 Dünya güzellikleri ahiretteki güzellikler yanında çok değersizdir.43 Dünyada evlere yapılan süslü kapılar, koltuklar, altın süslemeler dünyada kalır; ama bunların gerçeği ve kalıcı olanı ahirettedir.44 Bir ayet-i kerimede bu durum şöyle ifade edilir: “Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.” 45
Başka bir ayettede dünya hayatı bir mevsimlik güzelliği olan bitkilere benzetilir. Dünya güzelliklerinin hepsi yağmurla gelişip, çiftçilerin hoşuna giden güzel bir ekine benzer. Bu ekin kısa bir müddet sonra kurur, sarar ve çerçöp olur.
İnsanın yaptığı amellerin karşılığı ahirette ceza veya mükâfat olarak insanların karşısına çıkacaktır. O hâlde insanın yapması gereken, bunu hiç aklından çıkarmadan gerçek hayat için çalışmaktır.46 Öyleyse insanlar dünyada iken oyalanmamalı,47 yaptıklarından hesap vereceklerini akıllarından hiç çıkarmamalıdırlar.48 Kötü davranışlarına karşılık olacak azabı uzak görmemelidirler.49
İyi olan kimseler hiç bir haksızlığa uğramadan kazandıkları imtihanın karşılığını sonsuz hayatta görürler.50 Allah’a (c.c) karşı gelmekten sakınanlara ve iyi davrananlara bu dünyada iyilik vardır; ancak Ahiret yurdu ise daha iyidir, çok güzeldir.51
28 Fussılet suresi, 54. ayet.
29 Câsiye suresi, 24. ayet.
30 Mü’minûn suresi,82-83. ayetler.
31 Yâsîn suresi, 78. ayet.
32 Câsiye suresi, 45/24. ayet.
33 Hadislerle Islam, Diyânet İşleri Başkanlığı C 6, s. 211-212.
34 Âl-i İmrân suresi, 114. ayet.
35 Bakara suresi, 3-4.ayetler.
36 Lokman suresi, 4. ayet.
37 Ahmed İbn Hanbel, C 1, 28; Buhârî, İman, 37.
38 Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyame, 2.
39 Nisâ suresi, 87. ayet.
40 Mü’min suresi, 39. ayet.
41 Mü’min suresi, 39. ayet; En‘âm suresi, 32. ayet.
42 A‘lâ suresi, 17-19. ayetler.
43 İsrâ suresi, 21. ayet; Yûsuf suresi, 57. ayet.
44 Zuhruf suresi, 34-35. ayetler.
45 Âl-i İmrân suresi, 14. ayet.
46 Hadîd suresi, 20. ayet.
47 Tûr suresi, 12. ayet.
48 Nebe suresi, 27. ayet.
49 Me‘âric suresi, 6. ayet.
50 Nisâ suresi, 77. ayet; Tevbe suresi, 38. ayet.
51 Nahl suresi, 30. ayet.