Mekkeli müşriklerin dayanılmaz işkenceleri karşısında Habeşistan’a hicret eden ilk Müslümanlar, nihayet Medine’ye dönmeye başlamışlardı. Uzun süren hasret yıllarının ardından sevdiklerine kavuşmuşlar, Peygamberimizi (s.a.v) dünya gözüyle tekrar görmenin bahtiyarlığına ermişlerdi. Yıllarca kendilerinden uzakta kalan Müslümanlar onlardan Habeşistan hatıralarını dinlemek istiyorlardı. Böyle bir anda Peygamberimiz (s.a.v) yanlarında belirdi ve “Habeş diyarında gördüğünüz ilginç olayları bizimle paylaşabilir misiniz?” dedi muhacirlere. Muhacirlerin genç olanları hemen, “Elbette ey Allah’ın Resul!” dediler ve anlatmaya başladılar: “Biz bir gün otururken yaşlı bir rahibe, başının üstünde su testisi taşıyarak yanımızdan geçti. İleride bir gençle karşılaştı. Genç, yaşlı rahibeyi arkasından itti. Kadıncağız düştü ve su testisi kırıldı. Kadın yerden kalktı ve gence yönelerek şöyle dedi: «Ey zalim! Allah, kürsüyü kurup gelmiş geçmiş herkesi huzurunda topladığında, eller ve ayaklar konuşup yaptıklarını anlattıklarında, Allah’ın huzurunda benim halimle, kendi hâlinin nasıl olduğunu öğreneceksin!».” Allah Resul burada söze girdi ve şöyle dedi: “Rahibe doğru söylemiş, rahibe doğru söylemiş. Zayıfların güçlülerden hakkını alamadığı bir toplumu Allah günahlarından arındırıp nasıl temize çıkarır?”52
Bu dünyada zalimler zayıfları ezip haklarını yiyebilirler. Çoğu zaman o mazlumların hakları kendilerine verilemez. Bu dünyada adalet çoğu zaman tam olarak gerçekleştirilemez. Ama bu kısa hayatın peşinden mutlak bir hesap günü gelecektir. O gün herkese yaptığı kötülüklerin hesabı bir bir sorulup cezası verilecektir. Kimseye zerre kadar haksızlık yapılmadan herkese hakkı verilecektir. Dünyada iken zerre kadar hayır yapan o gün onu görecek, zerre kadar şer işleyen de aynısını görecektir.53 Bu sebeple dünyada herhangi bir adım atarken hep ahireti hesap ederek atmamız gerekiyor.
Dünyada haksızlık edenler, o gün birbirlerinden kaçacaklardır. Hatta anne, baba, evlat bile birbirinden kaçacak, birinin hak istemesinden korkacaktır. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
“İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.”54
O gün dünyada istifade edilen nimetlerin hesabı da verilecektir: “Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.”55
Dolayısıyla oraya hazırlanmak gerekiyor. Şeddad b. Evs’ten nakledildiğine göre, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Akıllı kişi kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise arzularına uyup bir de Allah’tan (bağışlanma) umandır.”56
Oraya hazırlanmak için yapılan salih ameller, dünya nimetlerinden daha hayırlıdır. Bu durum Ayet-i kerimelerde şöyle anlatılır:
“Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır.”57 “Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.”58
Müminlerin ahirete öncelik vermesi, ona daha fazla dikkat etmesi gerekir. Nitekim bazı insanlar Peygamberimizle (s.a.v) birlikte savaşırken gönülleri biraz ganimete meyledince Cenâb-ı Hak şu ikazda bulunmuştur: “Siz geçici dünya varlığını istiyorsunuz, oysa Allah ahireti istiyor; Allah izzet ve hikmet sahibidir.”59 Ahirete iman eden kişi, ebedî hayatta kendisinin tek yoldaşının ameli yani dünyada yapıp ettikleri olduğunu idrak etmelidir. Çünkü Allah Resulü (c.c), “Ölü ile beraber kabre kadar üç şey gider: Ailesi, malı ve amelleri. Bunlardan ikisi yani ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle baş başa kalır.” buyurmuştur. 60
Cenâb-ı Hak ölüm gelene kadar ibadet etmemizi emretmektedir.61 Kişi günahlardan sakınır ve kendisinden istenen ibadetleri hakkıyla yaparsa onun için ahiret yurdu, dünya hayatından daha güzel ve hayırlı olacaktır. Bunu bize şu ayet-i kerime haber vermektedir: “İnkârcılar yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?”62
Sonuç olarak insan dünya hayatından en güzel şekilde istifade edecek, onu ahiret sermayesi hâline getirmelidir. Asıl ve ebedî hayat ahiret hayatı olduğu için, dünyada ahireti kazanmaya gayret etmelidir.
52 İbn Mâce, Fiten, 20.
53 Zilzâl suresi, 7-8. ayetler.
54 Abese suresi, 34-36. ayetler.
55 Tekâsür suresi, 8. ayet.
56 Tirmizi, Kıyame, 25.
57 Kehf suresi, 46 ayet.
58 Lokmân suresi, 33. ayet.
59 Enfâl suresi, 67. ayet.
60 Nesâî, Cenâiz, 52.
61 Hicr suresi, 99. ayet.
62 Yûsuf suresi, 109. ayet.