Çevremize baktığımızda her şeyin sürekli değişmekte olduğunu görürüz. Her canlı doğar, büyür, gelişir, sonra da ölür. İnancımıza göre sonsuz yaşam sahibi olan yalnızca Allah’tır (c.c.). Onun yarattığı diğer tüm varlıklar ise ölümlü ve geçicidir.
Toprağa dikilen bir tohum bir süre sonra filizlenip büyür, meyve verir ve sonra kurur, yeniden toprağa karışır. Hayvanlar aynı şekilde doğar, yaşar, ölür ve toprak olur. İnsanın yaşamı da doğumla başlar; sonra çocukluk, gençlik ve olgunluk evreleri yaşanır.
Varlıklar içinde akıl ve irade sahibi tek varlık olan insanın da belli bir süre sonra yaşamı sona ermektedir. Ölüm, bütün insanlar için bir gerçektir. İlk insandan günümüze kadar milyarlarca insan dünyaya gelmiş ve ölmüştür.
Ölüm, her canlı için kaçınılmaz bir gerçektir. Yüce Allah (c.c.), bu gerçeği Kur’an’da, “Her canlı ölümü tadacaktır…” “O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır.” buyurarak belirtmiştir. Bizler bu dünyadaki kısa ömrümüzde, yaşamın sınırlı olduğunu bilir ve görürüz. Buna karşın yine de içimizde, sürekli yaşama isteği vardır. Çevremizdeki insanların öldüğünü görür, ölümün bir gün bize de geleceğini kesinlikle biliriz ama bir türlü ölümü kabullenemeyiz. Çünkü dostlarımızdan, arkadaşlarımızdan, ailemizden ve sevdiklerimizden ayrılmak istemeyiz. Sürekli yaşamayı ve ölümsüz olmayı isteriz. Ancak bu imkânsızdır. İnsanın sınırlı bir ömrü vardır ve dünya yaşamı da geçicidir.
Her insan dünyada sağlıklı bir şekilde sonsuza kadar yaşamak ister. Gayet doğal olan bu ölümsüzlük arzusu, hayata çeşitli şekillerde yansımaktadır. Bireyler, çocuk sahibi olarak bu dünyada soylarının devam etmesini isterler. Aynı şekilde insanlar, sevap kazanmak ve başkalarının mutluluğuna katkıda bulunmak için dünyada eser bırakmak isterler. Çünkü bıraktıkları eserlerle bu dünyada yaşamayı sürdürmeyi düşünürler.
İslam inancına göre insan için ölüm bir yok oluş değil yeni bir hayatın başlangıcıdır. İnsanı yok olma duygusundan kurtaracak şey ise ahirettir. İnsan yaptığı iyiliklerin tam anlamıyla karşılığını orada görecektir. Sevdikleriyle orada birlikte olabilecektir. Yok olup gitme endişesini ortadan kaldıracak tek duygu, ahiret inancıdır. Bu nedenle ahiret inancı insana umut ve huzur verir. Bu dünyada sahip olduğu iyilik ve güzelliklerden, sevdiklerinden ayrı kalmama isteğine cevap verir.