İnsan merak eden, düşünen, sorgulayan ve araştıran bir varlıktır. İnsan; anlama, bilme, merak etme duygusu gereği, kendi kendine bazı sorular sormuş ve bunların cevabını aramıştır. Bunların başında gelen ve insanı en çok düşündüren sorulardan bazıları şunlardır:
“Nereden geldik, nereye gideceğiz?”, “Evrendeki bu işleyiş bir gün son bulacak mı?”, “Öldükten sonra yeni bir hayat var mıdır?”, “Ruh ölümsüz müdür?” İnsanın bu sorulara bulacağı cevaplar, hayatını anlamlandırmasına ve davranışlarına yön vermesine yardımcı olur. Bu soruların en anlamlı cevabı ahiret inancıdır. Ahiret inancı; insanın öldükten sonra dünyada yaptıklarından dolayı Allah’a (c.c.) hesap vereceği sonsuz bir hayatın varlığına inanmaktır. İslam dininin temel inançlarından biri de ahirete imandır.
Dinimizin temel kaynağı olan Kur’an, bize Allah’tan (c.c.) geldiğimizi ve ona döneceğimizi bildirerek ahiret hayatının var olduğunu haber vermektedir. Ahirete iman, insan davranışları için bir yön ve hedef belirler. İnsan, nereden geldiğinin ve nereye gideceğinin bilincinde olduğu ölçüde kendisine bir hedef belirleyebilir. Dünya hayatından sonra sonsuz bir hayatın başlayacağını ve bunun dünya hayatında kazanılacağını bilmek, kişinin hayatının anlamını ve önemini daha iyi kavramasına yardımcı olur.
Ahiret inancı, insana öldükten sonra ne olacağını bildirerek onu belirsizlikten, gelecek endişesinden kurtarır. Ruhsal yönden büyük bir rahatlama içinde olmasını sağlar. Çünkü insanın niçin ve nasıl yaşamasıgerektiğini bilmesi, ona huzur ve mutluluk verir. Böylece ahiret inancı, kişiye dünyada nasıl yaşayacağını bildirerek kişinin hayatına anlam kazandırır.
Ahiret inancı, insanın hayatına pek çok olumlu etki yapar. Ahirete iman eden insan, yaptıklarından hesaba çekileceği bilinciyle hareket eder. Günlük yaşantısını buna göre düzenler. Yaşamını anlamlı hâle getirir. Sorumluluk duygusuyla sürekli iyi ve yararlı işler yapmaya çaba gösterir. İyi davranışlar sergilemeye ve kötü davranışlardan uzaklaşmaya çalışır. Örneğin; ana babasına ve diğer büyüklerine saygı duyar. Kendinden küçüklere ise şefkatli davranır. Kimseyi incitmemeye çalışır. Yalan söylemek, iftira etmek, alay etmek ve başkalarının arkasından konuşmak gibi kötü davranışlardan uzak durmaya özen gösterir. Allah’a (c.c.) karşı görevlerini yerine getirmeye çalışır. İbadetlerini içtenlikle ve zamanında yapma çabası içinde olur. İnsan ilişkilerinde adaletli davranmaya dikkat eder.
Kur’an-ı Kerim’in pek çok yerinde, ahirete inanan insanların iyi ve güzel davranışlarda bulunmaları gerektiği belirtilir. Bununla ilgili Kur’an-ı Kerim’ de yüce Allah (c.c.), “Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar iyi insanlardandır.” buyurmaktadır.
Peygamberimiz (s.a.v.) de ahirete inananların insanlara iyi davranması gerektiği konusunda şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’a ve ahirete inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah’a ve ahirete inanıyorsa komşusuna iyilik yapsın. Kim Allah’a ve ahirete inanıyorsa güzel söz söylesin veya sussun.”
Ahirete iman, kişinin, yaptığı iyilik ve kötülüklerin bir karşılığı olduğu bilinciyle hareket etmesini sağlar. İnsan, dünyada yaptığı iyilik ve kötülüklerin karşılığını mutlaka ahirette görecektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de, “Kim bir kötülük işlerse onun kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir.” buyrulmaktadır.
Ahiret inancı sayesinde birey, dünya hayatının bir gün biteceğinin, bundan sonra yeni ve sonsuz bir hayatın başlayacağının farkına varır. Böylece insan, her anının çok önemli olduğunun bilincine varır. Bunun farkında olan insan, zamanını ve imkânlarını en iyi şekilde değerlendirmeye çalışır. Yaşamı boyunca insanlığa yararlı olabilmek için kendini geliştirir. Okumaya, araştırmaya önem verir. Çalışıp üretken olmayı ilke edinir. Böylece ahiret inancı kişinin hayatını anlamlandırmasına katkıda bulunur.