İnsanın Doğası ve Din Arasındaki İlişki

İnsanın yaratılışı itibariyle hem maddi hem de manevi yönü vardır. Yeme, içme, dinlenme, ısınma, barınma gibi fizyolojik ihtiyaçları insanın maddi yönünü oluştururken yüce bir varlığa inanma, bir dini benimseme gibi ruhsal ihtiyaçları da manevi yönünü oluşturmaktadır.

İnsan doğuştan yüce Allah’ın (c.c.) varlığını kavrayabilecek özelliklere sahiptir. Bu durum insanın fıtratında vardır. Fıtrat; Allah’ın (c.c.), insanı kendi varlığını ve birliğini tanıyabilme gücü ve yeteneğiyle yaratmasıdır.6

İnsan fıtrat üzere yaratılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de konuyla ilgili olarak “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.”7 ayeti buyrulmuştur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecûsî yapar…”8 buyurarak insanın inanmaya meyilli olarak yaratıldığını ve çevresel etkilerle farklı inançlara yönelebildiğini vurgulamıştır. Bu bize dinin, insanın tabiatında var olduğunu göstermektedir.

İnsanın doğuştan getirdiği inanma duygusu tarihin her döneminde vardır. 20. yy.’ın ikinci yarısından itibaren yapılan araştırmalar, eski toplumlara yönelik yapılan arkeolojik incelemeler her dönemde insanların dinsel bir inanca sahip olduğunu ortaya koymuştur.9 İnsanların dinleri değişse de inanma duygusunun varlığı değişmemiştir.

Geçmişten günümüze insanlar çeşitli tanrılar edinmişler, farklı inançlar benimsemişlerdir. Yüce Allah (c.c.) insanları yanlış inançlardan korumak, tevhit inancına yönlendirmek için her millete bir peygamber göndermiştir. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de “… Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.”10 ayeti ile belirtilmektedir.

İnsanları dine yönlendiren etkenlerin başında fıtrat, hakikati bulma isteği, zihinsel arayışlar, bireysel ve sosyal ihtiyaçlar gelir. İnsan doğası yüce bir varlığa sığınmak ister. Bunun yanında insanın zihinsel arayışları da onu bir yaratıcıya ve hayatını düzenleyecek kurallara yönlendirir. İnsanı inanmaya yönlendiren daha birçok etken vardır.

Maddi ve manevi yönü olan insan, yaratılışı itibariyle inanan bir varlıktır. Tarihten günümüze pek çok örnek bu inanma duygusunun varlığını göstermektedir. İnsanın bu yönünün farkında olması hayattaki birçok olayda ona rehber olacak, yanlış arayışlara gitmesini önleyecektir.

6 Dinî Terimler Sözlüğü, Fıtrat, s.96.
7 Rûm suresi 30. ayet.
8 Buhârî, Cenâiz, 92.
9 Şinasi Gündüz, Yaşayan Dünya Dinleri, s. 18.
10 Fâtır suresi, 24. ayet.

“İnsanın Doğası ve Din Arasındaki İlişki” üzerine bir yorum

Yorum yapın