Dinlerin ve İslam’ın Evrensel Öğütleri

Allah tarafından insanlığa gönderilen ilahi kaynaklı dinler, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’dır. Bunların yanı sıra Budizm, Hinduizm, gibi ilahi olmayan dinler de bulunmaktadır. Tüm dinlerin amacı, toplumda barış ve güven ortamı geliştirmek, insanların barış, huzur ve güven içinde yaşamalarını sağlamaktır. Dinler arasında inanç ve ibadet konularında farklılıklar olmakla birlikte pek çok açıdan özellikle ahlaki ilkelerde benzerlikler de vardır. Bu da ahlaki ilkelerin evrensel olduğunu gösterir.

Doğruluk

Doğruluk, insanların niyet, söz ve davranışlarının uyumlu olması, doğru ve dürüst olma durumuna denir. Peygamberlerin ve bütün dinlerin temel amaçlarından biri, doğruluğun benimsenmesi ve davranışlara yansıtılmasını sağlamak olmuştur. Doğruluk hem İslam’ın hem de diğer dinlerin evrensel ilkelerinden biridir. Doğru insan, yalan söylemeyen, ikiyüzlü olmayan, kendisi ve toplumu için iyi ve yararlı şeyleri söyleyendir. İslam dininde doğruluk emredilmekte, doğru kişiler övülmektedir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Ey inananlar! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.” buyurmuştur. (Tevbe Suresi 119. ayet) Yine Kur’an-ı Kerim’in Hud Suresi 112. ayetinde Allah: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” buyurmaktadır. Allah doğru insanların hem bu dünyada hem de ahirette kazançlı çıkacaklarını müjdelemiştir.

Diğer dinlerde doğruluk anlayışı nasıldır?

Yahudilik, doğruluğu ahlaki ilkelerden biri olarak kabul eder. Tevrat’ta: “… Hile yapmayın birbirinize yalan söylemeyin… Hükümde, ölçüde, tartıda, haksızlık etmeyin.” (Kitabı Mukaddes, Levililer Bölümü s. 119) denilmektedir. Hristiyanlık dininin kutsal kitabı İncil’de ise doğru olanların ödüllendirileceği belirtilerek şöyle buyrulmaktadır: “Ne mutlu yüreği temiz olanlara, çünkü onlar Allah’ı görecekler.”(Matta İncili, Bab 5).

Budizm’in kurucusun Buda, doğruluğu mutluluğa ulaşmak için en önemli ilke olarak görür. Budizm’de “Nirvana” denilen gerçek mutluluğa ulaşmak için kişilerin doğru ve dürüst olmaları ilk şart olarak görülür. Hinduizmin kutsal kitaplarında da söz ve davranışlarda doğru olmak öğütlenmektedir.

Temizlik

Temizlik, bedenimizin, giysilerimizin, çevremizin, kirden, kalbimizin de kötü duygu ve düşüncelerden arınmasıdır. Temizlik İslam dininde olduğu gibi diğer bütün dinlerde de öğütlenen bir ilkedir. Temizlik, maddi temizlik ve manevi (iç) temizlik şeklinde ikiye ayrılır.

Maddi temizlik insanın bedeninin, elbiselerinin ve yaşadığı evin, mahallenin, çevrenin temiz olması anlamına gelir. Manevi temizlik ise kötülüklerden, günahlardan, zarar verici şeylerden uzak durmak, tövbe etmek, bağışlanma dilemek, ruhu günahlardan arıtmak demektir. Maddi temizliğe önem verdiğimiz kadar manevi (iç) temizliğimize de önem vermeliyiz. Bunun için; kin, nefret, kıskançlık gibi kötü huylardan vazgeçilmelidir. Başkalarının gizli hâllerini araştırma, dedikodu, iftira gibi davranışlardan uzak durulmalıdır.

Temizlik, her Müslüman’ın dikkat etmesi gereken en önemli konulardan birisidir. Konuyla ilgili Kur’an’da: “… Şüphesiz Allah tevbe edenleri, temizlenenleri sever.” (Bakara Suresi, 222. ayet) “Giysilerini temiz tut. Kötü şeylerden kaçın.” (Müddessir Suresi, 4,5. ayetler) şeklinde buyrulmuştur. Bu konuda Peygamberimiz de “Temizlik imandandır.” , “Allah temizdir temizliği sever”. (Tirmizi, Edep, 41) sözleriyle temizliğin önemini vurgulamıştır.

Dinlerin temizlik konusundaki öğütleri nelerdir?

Bütün dinlerde temizliğe önem verilmiş, insanlara temiz olmaları öğütlenmiştir. Hristiyanlıkta temizlikle ilgili İncil’de, “Ne mutlu yüreği temiz olanlara çünkü onlar Allah’ı görecekler.” denilerek temiz insanlardan övgüyle söz edilmiştir. (İncil, Matta, Bap, 5/8, 15/20) Budizm, kişinin kötü duygu ve düşüncelerden kendisini arındırmasını ister. Hinduizmde yıkanmak ve temizlik, ibadet etmek için şarttır. Tevrat’ta, giysilerin, bedenin, evin, yiyecek ve içeceklerin temiz tutulması öğütlenmektedir. (Tevrat, Levililer, Bap 11/32-36, Çıkış, Bap 11/14) Zebur’da temizlik ile ilgili olarak: “O adam ki, elleri temizdir ve yüreği paktır.” ifadesi bulunmaktadır. (Mezmurlar Bap, 24/4).

İyilik ve Yardımseverlik

İyilik, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yararlı işler yapmaktır. Yardımseverlik ise yoksullara, düşkünlere ve yardıma muhtaç olanlara, yine Allah rızası için yardımda bulunmak ve onların ihtiyaçlarını gidermekten hoşlanmak, bunu bir alışkanlık hâline getirmek demektir.

İyilik ve yardımseverlik bütün dinlerin öğütlediği güzel davranışlardandır. Kur’an-ı Kerim’de iyilik ve yardım etmekle ilgili birçok ayet bulunmaktadır. Nahl Suresi’nin 90. ayetinde Yüce Allah: “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” şeklinde buyurarak iyilik yapmayı emretmektedir. İslam dini iyilik yapmayı yaygınlaştırmak için İslam’ın beş şartından biri olan zekât gibi bazı ibadetleri farz kılmış, toplumsal yardımlaşma ve dayanışma ibadeti olan sadaka gibi ibadetleri de insanın isteğine bırakarak iyilik ve yardımseverliğe verdiği önemi göstermiştir.

Dinlerin iyilik ve yardımseverlikle ilgili ne gibi öğütleri bulunmaktadır?

Bütün dinlerde iyilik ve yardımseverlik övülen ve güzel davranışlar arasında sayılır. Hristiyanlıkta iyilik ve yardımseverlik öğütlenmiştir. İncil’de: “Senden dileyene ver, senden ödünç isteyenden yüz çevirme. İnsanların size her ne yapmalarını istiyorsanız, siz de onlara öyle yapın çünkü din budur.” (Matta, Bab 7) Yahudilikte: “İyiliği hak edenlere iyilik et… Senden istekte ve yardımda bulunanı geri çevirme.” (Kitab-ı Mukaddes s.631) öğüdü bulunmaktadır. Hinduizm ve Budizm de iyilik yapmayı önemli ahlak ilkeleri arasında saymaktadır. Budizmde insanlara iyilik etmek erdem olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Budizmde hayır işlerine yardım etmek, misafir ağırlamak, yardımlaşma ve dayanışma içinde bulunmak öğütlenmektedir.

Büyüklere Saygı, Küçüklere Sevgi Göstermek

Bütün dinlerde büyüklere saygı, küçüklere sevgi göstermek öğütlenir. Önemli ahlak kurallarından biri olan büyüklerimize saygı İslam dininin önem verdiği konulardan biridir.

Hz. Muhammed (s.a.v.), büyüklere saygı göstermeye önem vermiş: “Küçüklerine merhamet etmeyen, büyüklerine de saygı göstermeyen bizden değildir.” (Camiul-Usul fi Ehadisir- Resul c.5, s.17) demiştir.

Bugünün küçükleri, yarının büyükleridir. Bu yüzden geleceğimize güvenle bakmak istiyorsak çocuklarımız en güzel şekilde yetiştirmeli, onlara sevgi ve şefkatle yaklaşmalıyız.

Peygamberimiz, küçük çocukları çok sever, onları kucağına alıp okşardı. Bir adam, Peygamberimizin bir çocuğu sevip öptüğünü görünce: “ Benim on çocuğum var. Ama onların hiçbirini öpmüş değilim.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz. Allah senin kalbinden sevgi ve merhameti çekmiş ise ben ne yapayım?” (Nevevî, Riyazüs Salihin c.1, s. 272) buyurmuştur. Bütün dinlerde büyüklere saygı ve küçüklere sevgi göstermek önem verilen konulardandır. Allah, Kur’an’da: “… Anne babaya….iyilik edin.” (Bakara Suresi 83.ayet). “Biz insana anne babasına iyi davranmasını öğütlemişizdir…” (Lokman Suresi 14. ayet) buyrularak, büyüklere iyi davranma öğütlenmiştir.

Büyüklere saygı, küçüklere sevgi konusunda dinlerin görüşleri nelerdir?

Yahudilikte: ”Babasını ve anasını hor gören lanetli olsun.” (Tevrat, Tesniye Bab 28) Yine Tevrat’ta: “Yaşlılara saygı göster.” (Kitab-ı Mukaddes Levililer Bölümü s. 119) İncil de ise, çocukların melekler gibi günahsız oldukları ve korunmaları gerektiği haber verilmektedir. (Luka İncili Bab 6). Hinduizmde ve Budizmde insanları sevmek ve onlara saygılı davranmak öğütlenmiş ve bunun güzel ahlakın bir gereği olduğu vurgulanmıştır.

Hayvanlara İyi Davranmak

İslam bütün canlılara karşı şefkatli davranılmasını öğütlemektedir. Gereksiz yere hayvanları öldürmeyi, zevk için avlanmayı yasaklamaktadır. Doğadaki hayvanların bize birçok yararı olduğu bilinen bir gerçektir. Etlerinden, sütlerinden, yünlerinden, güçlerinden yararlandığımız hayvanlar Allah’ın bizler için var ettiği birer nimettir. Bizim için yararı büyük olan canlıları korumak ve sevmek dinî ve ahlaki bir görevdir.

İslam dini, hayvanlara iyi davranılmasını emretmiştir. Yaşamımızı devam ettirmemiz için Allah bazı hayvanları yaratmıştır. Mü’minun Suresi’nin 21. ayetinde: “Hayvanlarda da sizin için ibret vardır. Karınların içindekinden size içiriyoruz. Onlarda sizin için daha birçok faydalar vardır. Aynı zamanda onlardan yersiniz.”. buyrulmaktadır.

Hz. Muhammed (s.a.v.), sadece insanlara değil, hayvanlara karşı da şefkat ve merhametliydi. Susayan bir kediye kendi eliyle su içirmiş, hayvanlara iyi davranılmasını emretmiştir. O, hayvanlara fazla yük yüklenmesine, annelerinden yavrularının ayrılmasına karşı çıkmış, yiyecek ve sularının zamanında verilmesini istemiş, onların dövülmelerini yasaklamıştır.

Diğer dinlerde hayvanlara nasıl davranmamız istenmektedir?

Hayvanlara iyi davranmak bütün dinlerde öğütlenmiştir. Budizmde bütün canlılara şefkatle davranmak bir ilke olarak kabul edilmektedir. Hinduizmde, inekler kesilmez ve sığır eti yemek haramdır. Eski Ahit’te hayvanlara değer verilmesi gerektiği vurgulanmakta, onların yiyeceklerinin zamanında ve yeterince verilmesi emredilmektedir. (Mezmurlar Bap, 147/9).

Hz. Muhammed (s.a.v.)’e “Ey Allah’ın Resulü! Yani bize hayvanlara yaptığımız iyilikler için de ödül var mı?” diye sorduklarında, Peygamberimiz, “Evet! Her canlı varlığa yapılan iyilik için bir ödül vardır.” buyurmuştur. (Buharı, Şirb, 9) Peygamberimiz kedisini aç bırakıp ölümüne sebep olan bir kimsenin ahirette cezalandırılacağını haber vermiştir (Buhari, Bed’ülhalk, 17).

Hristiyanlıkta kedi ve köpek gibi hayvanlara değer verilmesi, kollanmaları öğütlenir. İncil’de, “İyi çoban, koyunları uğruna canını verir.” denilerek hayvanları sevmenin, onları korumanın önemi vurgulanmaktadır. (İncil, Yuhanna, Bap 10/11). Tevrat’ta Allah’ın yeryüzündeki hayvanları yarattığı belirtilerek : “Tanrı çeşit çeşit, yabani hayvanı, evcil hayvanı ve sürüngenleri yarattı…”(Tevrat, Tekvin, 1/25) denilmektedir.

Çevreyi Korumak

Çevre, içinde yaşadığımız dünyadır. Ağaç, hayvan, hava, su, okul, sokak, park ve bahçeler, tüm canlı ve cansız varlıklar çevreyi oluşturur. Bütün dinler çevreyi korumayı öğütlemekte, çevreye zarar vermeyi ise yasaklamaktadır. Allah, insanı varlıkların en üstünü olarak yaratmış ve diğer yarattıklarını da onun emrine vermiştir. Bunun yanında insana bir de sorumluluk vermiştir. Bu sorumluluklardan biri yaratana ve yaratılanlara saygı ve sevgiyle yaklaşmaktır. Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresi, 29. ayette bu durum şöyle açıklanmaktadır: “O yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı.”

Yüce Allah, Hicr Suresi, 19. ayette evrendeki her şeyin bir ölçü ve düzen içinde olduğunu, “Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her şeyi bir ölçüye göre bitirdik.” şeklinde belirtmektedir. Doğadaki dengeyi nasıl bozduğumuzu ise, Rum Suresi 41. ayetinde: “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu… “ şeklinde açıklamaktadır.

“Allah’ın sana verdiği bunca hazinelerle ahiret yurdunu arayıp elde etmeye çalış. Dünyadaki nasibini de unutma. Allah sana iyilikte bulunduğu gibi sen de çevrene ve çevrendekilere iyilikte bulun. Bir de yeryüzünde fesat çıkarmaya, huzur ve ahengi bozmaya sakın özenme. Çünkü Allah böyle yapanları hiç sevmez.” (Kasas Suresi, 76-77. ayetler)

Dinlerin çevrenin korunmasına yönelik tavsiyeleri nelerdir?

Tevrat’ta dünyanın yaratılışı anlatıldıktan sonra çevreyi oluşturan varlıklarla ilgili şu bilgiler verilmektedir: “Ve Allah kuru toprağa “yer” dedi ve suların birikintisine “denizler” dedi ve Allah iyi olduğunu gördü. Ve Allah, yer; ot, tohum veren sebze ve yer üzerinde tohumu kendisinde olup, cinslerine göre meyve veren ağaçlar hasıl olsun dedi ve öyle oldu…” (Tevrat, Tekvin, 1/9-13). Eski Ahit, Mezmurlar’da ise çevremizdeki her şeyin yaratıcısının Allah olduğunu belirten şu ifadeler yer alır:”Rabb’inindir yeryüzü ve içindeki her şey, dünya ve üzerinde yaşayanlar: Çünkü odur denizler üzerinde onu kuran, sular üzerinde durduran.” (Mezmurlar, 24/1-2)

Budizmde erdemli birey olabilmek için çevredeki hiçbir varlığa zarar vermemek, bütün varlıkları korumak şarttır. Hinduizmde de çevreye ve hayvanlara zarar verilmemesi istenir.

Zararlı Alışkanlıklardan Kaçınmak

Allah’ın emirlerinde insanlar için birçok yararlar, yasak ettiği şeylerde de sağlığımız ve dünyamız için çeşitli zararlar vardır. İslam dini kesin ve açık şekilde zararlı alışkanlıklardan kaçınmayı emreder.

Tüm dinlerin amacı, sağlıklı, mutlu ve huzurlu toplumlar oluşturmaktır. İslam dini de bu amaca ters düşen her türlü davranışı yasaklamış, bunları büyük günahlardan saymıştır. Bu konuda Yüce Rabbimiz, Maide Suresi, 90-91. ayetlerde: “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık, kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” şeklinde buyurarak bu zararlı alışkanlıklardan kaçınmayı öğütlemektedir. Bu konuda Peygamberimiz de: “İçki bütün kötülüklerin anasıdır.” (Ahmed b. Hanbe,l Müsned c.5, s.238) şeklinde buyurarak bizleri uyarmıştır.

Dinlerin zararlı alışkanlıklara yönelik tavsiyeleri nelerdir?

Yahudilik ve Hristiyanlık kumar oynamayı, uyuşturucu kullanmayı yasaklamıştır. Tevrat’ın Levililer bölümünde ; “…Rabb…buluşma çadırı.”na şarap ya da her hangi bir içki içip girmeyin, kirli ile temizi birbirinden ayırt etmelisiniz dedi. (10/8-10) Hıristiyanlıkta şarap, dinî ayinlerin bir nesnesi olmasına karşın, çok alkol almak hoş karşılanmaz. Bazı Hıristiyan mezheplerine göre ise alkol almak tamamen yasaklanmıştır:“… Şarapla sarhoş olmayın, onda edepsizlik vardır…” (Yeni Ahit, Efesliler, 5:18) Budizmde içkiyi üretmek, içmek, alım satımını yapmak, uyuşturucu maddeleri kullanmak kesin bir şekilde yasaklanmıştır. Aynı şekilde Hinduizmin kutsal kitaplarında pek çok yerde kumar oynamak kötülenmiştir.

Başkalarına Zarar Vermemek

Tüm dinler, insanların barış içinde, kardeşçe, huzurlu ve mutlu bir biçimde yaşamalarını amaçlar. Bu nedenle bütün dinlerde başkalarına zarar vermemek temel ilke olarak benimsenmiştir.

En temel hak olan insanın yaşama hakkının elinden alınması kabul edilemez. Bu nedenle adam öldürmek ya da zevk için canlıları yok etmek bütün dinlerce kötü bir davranış olarak kabul edilmiş, yasaklanmış ve büyük günahlardan sayılmıştır. Dinimiz adam öldürmeyi şiddetle yasaklamıştır. Bu konuda Rabbimiz Mâide Suresi, 32. ayette: ”Kim… birini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir kimsenin yaşamasına sebep olursa bütün insanları yaşatmış gibi olur.” şeklinde buyurmuştur.

Hz. Muhammed (s.a.v.), birçok hadisinde insanlarla ilişkilerimizde dikkat etmemiz gereken şeyleri şöyle dile getirmiştir: ”İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız.” (Riyazüs Salihin C.2. S.228) Başka bir sözünde de “Müslüman elinden ve dilinden hiç kimsenin zarar görmediği kimsedir.” buyurmuştur.

Tüm dinler başkalarına zarar vermeyi yasaklar. İnsanların yaşam ve mülk edinmelerini en tabi hak olarak kabul eden dinler kişilerin haksız yere bir cana kıymasını, başkasının malını izinsiz olarak alınmasını kesin bir dille yasaklar. Konuyla ilgili Rabbimiz, Bakara Suresi, 188. ayette; “Birbirinizin malını haksızca yemeyin…” buyurarak insanların canları gibi mallarını da koruma altına almıştır.

Dinlerin başkalarına zarar vermeye yönelik öğütleri nelerdir?

Yahudiler adam öldürmemeyi en önemli On Emir içinde görürler: “Öldürmeyeceksin.” (Tevrat, Çıkış, 20:13;) Hıristiyanlarda adam öldürme şu şekilde yasaklanmıştır: “…Adam öldürme!…” (Matta, 19: 18-19)

Hinduizmde de adam öldürmek şiddetle yasaklanmıştır. Budizmin kutsal kitabında şöyle denilmektedir: ”Bütün insanlar cezalandırılırken titrerler, bütün insanlar ölümden korkarlar; sen de onlara benzediğini hatırla ve ne öldür ne de öldürmeye sebep ol.” (Dhammapada, 129)

Yorum yapın