İslam’da Edep ve Hayâ

Allah (c.c.) katında ve toplum nazarında insanı değerli kılan özelliklerin başında yer alan edep, iyi ahlak, güzel terbiye, nezaket ve hayâ gibi anlamlara gelir. Hayırlı ve yararlı bilgilerle davranış alışkanlıkları edinmek ve bir toplumda örf, adet ve kural hâlini almış iyi ve faydalı tutum ve davranışlar anlamında kullanılmaktadır.

Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde “Kıyamet günü bana en yakın olanınız, huy ve ahlak olarak en güzel olanınızdır.”14 buyurarak Müslümanları edepli olma konusunda teşvik etmektedir. “Bir baba çocuğuna edepten daha güzel bir miras bırakamaz.”15 hadisiyle de çocuk yetiştirme konusunda edebin önemini vurgulamıştır.

“Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi güzel yaptı.”16 buyuran Peygamberimiz (s.a.v.) edep konusunda insanlığa en güzel örnektir. Peygamberimiz (s.a.v.) yüksek sesle konuşmaz, kimseye kötü söz söylemez, kimsenin hatasını yüzüne vurmaz, insanlara hilm ve tebessümle yaklaşırdı. Bir meclise girdiğinde neresi boş ise oraya oturur, kimseyi rahatsız etmezdi. Boş ve lüzumsuz konuşmaz, konuşurken muhatabının yüzüne bakar, insanların durumu ne olursa olsun onlara değer verirdi. Hz. Ömer’in (r.a.) “Edep ilimden önce gelir.” sözü İslam kültüründe edebin yerini ve önemini vurgulamaktadır.

Kültürümüze ait mimari eserlerde ve yazılan kitaplarda edep ile ilgili pek çok izler bulmak mümkündür. Medrese ve ilim meclislerinin duvarları “Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep; Dediler ilim geride, illa edep illa edep.” gibi dizelerle süslenmiştir. Hayâ, kınanma endişesiyle kurallara aykırı davranmaktan kaçınma17, utanma ve bu duygu ile insanda hâsıl olan mahcubiyet hissidir. Peygamber Efendimiz, “Hayâ, imandandır.”18 buyurarak iman ile hayâ arasındaki ilişkiye vurgu yapmıştır.

Bir başka ifade ile hayâ noksanlığının, iman noksanlığından kaynaklandığını belirtmiştir. Hayâ, insanı kötülüklerden ve her istediğini yapmaktan alıkoyan insani bir duygu olup, takvanın ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla bir kul, hayâ sahibi olmadıkça takva sahibi olamaz. Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiş olan Peygamber Efendimiz, hiç şüphesiz insanlar arasında hayâ duygusuna en fazla sahip olan idi. “Hayâ ancak hayır kazandırır.”19 , “Hayânın hepsi hayırdır.”20 buyurarak ümmetinin, davranışlarını hayâ ile süslemesini istemiştir.

Sevgili Peygamberimiz “Allah, kendisinden hayâ edilmeye insanlardan daha lâyıktır.”21 buyurarak devamlı edeb ve hayâ üzere bulunmayı tavsiye etmiştir. Müslüman, ihsan duygusu ile dolu olmalıdır. Allah Teâlâ’nın her an kendisini görmekte olduğunu bilerek büyük bir edeb ve hayâ üzere yaşamalıdır. Bu, hayânın en yüksek noktasıdır.

14 Tirmizî, Birr, 71.
15 Tirmizî, Birr, 33.
16 Süyûtî, el-Camiu’s-Sağîr, C 1, 12.
17. Mustafa Çağrıcı, “Hayâ”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 16, s. 554.
18. Buhârî, İman, 6.
19. Buhârî, Edeb, 77.
20. Müslim, İman, 61.

Yorum yapın