Kur’an-ı Kerim ve hadislerde geçen, Allah’ın (c.c.) güzel isimlerinin (esmâ-i hüsnâ) varlıklardaki yansımasını ve ne anlama geldiğini öğreneceğiz.
Allah’ın Zâtî ve Sübûtî sıfatlarının anlamlarını göreceğiz. Allah’ın (c.c.) isim ve sıfatlarını öğrenmekle O’nu doğru tanımış oluruz. Allah’ı (c.c.) gereği gibi bilmek ise sağlam bir inancın ön şartıdır. Allah’ın (c.c.) zatını akılla kavramamız mümkün değildir. İnsan, kendisi gibi yaratılmış varlıkları tam olarak kavrayabilir. Oysa Allah (c.c.), yarattıklarına benzemez. Allah (c.c.) birdir, zamandan ve mekândan bağımsızdır, benzersizdir, hiçbir şey O’na denk değildir. Dolayısıyla Allah’ın (c.c.) zatını kavramak mümkün değildir ancak O’nu, varlıklara yansıyan isim ve sıfatlarıyla tanıyabiliriz. Rabbimiz, Kur’an ayetlerinde, kâinat kitabının ayetlerini okumamızı ve üzerinde fikir yürütmemizi emreder. Bu yolla isim ve sıfatlarını öğrenerek kendisine gereği gibi iman etmemizi ve gönülden bağlanmamızı ister.
Allah’ın (c.c.) varlığına ve birliğine delil olan varlıklar, aynı zamanda O’nun isim ve sıfatlarını bize gösteren aynalardır. Birinci paragrafta, isim ve sıfatların yansımalarıyla Rabbimizi yakından tanıyabileceğimizi belirtmiştik. Tüm mevcudat, isim ve sıfatların yansıdığı aynalar gibidir. Allah’ın (c.c.) varlıklara yansıyan özelliklerinden O’nun isim ve sıfatlarına ulaşabiliriz. Rabbimiz, ilk indirdiği ayette “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak suresi, 1. ayet.) buyurmuştur. Kâinatı, Allah’ın (c.c.) adıyla, O’nun namına okuyan bir insan, varlıklarda tecelli eden isimleri görebilir.
Allah’ın (c.c.) varlıklar üzerinde tecelli eden isim ve sıfatları çoktur. Özellikle de hayat sahibi olan insan, bitki ve hayvanlardaki tecelliler daha dikkat çekicidir. Her bir canlıda pek çok isim ve sıfat ortaya çıkmaktadır. Bu isim ve sıfatlardan bir kısmına özellikle de Kur’an-ı Kerim’de sıkça tekrarlanan isimlerin yansımaları ve anlamları üzerine odaklanacağız. Ayete’l Kürsî olarak bilinen Bakara suresinin 255. ayeti, Hüvellahüllezi olarak telaffuz edilen Haşr suresi 22-24. ayetleri ve İhlas suresinde geçen isimler sıkça okunan isimlerdir.
Kayyûm, Müheymin
Kâinattaki nizam her an Allah’ın (c.c.) iradesi altındadır, Kayyûm’dur. Her şeyin varlığı O’na bağlıdır. Her şeyi koruyup gözetir, Müheymin’dir. Kâinatın milyonlarca yıldır bozulmaktan korunmuş olan nizamı, her şeyi her an gözetim altında tutan Allah’ın (c.c.) Kayyum ve Müheymin isimlerinin yansımasıdır. Kayyum ismi, Bakara suresi, 255. ayette geçmektedir: “Allah, kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur.” Allah (c.c.) her an yaratma hâlindedir: “Göklerde ve yerde olanlar her şeyi O’ndan isterler; O her an yaratma hâlindedir.” (Rahmân suresi, 29. ayet.) Kâinatı yaratmış ve kendi hâline bırakmış değildir: “Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor. Ant olsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa kendisinden başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir, çok bağışlayıcıdır.” (Fâtır suresi, 41. ayet.)
Hâlık, Bârî
Sonradan olan her varlık, yaratılmış olmalarıyla bir Yaratıcıya işaret eder. Her eserin bir ustası, her resmin bir ressamı olduğu gibi bu kâinatın da bir yapanı, yaratanı vardır. Kâinat ve içindekiler, Hâlık (yaratan, yoktan var eden) isminin bir yansımasıdır. Allah’ın sübûtî sıfatlarından olan Tekvin, yaratmak demektir. Allah (c.c.), Bârî ismiyle “Kusursuz olan, yoktan var eden, örneksiz ve modelsiz yaratan.”dır. Haşr suresinin son ayetinde, bu isimlerden bahsedilmektedir: “O, takdir ettiği gibi yaratan, canlıları örneği olmadan var eden, biçim ve özellik veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur…” (Haşr suresi, 24. ayet.) Bir başka ayette yaratmasının sadece “ol” emriyle gerçekleştiğinden bahsedilir: “(O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi dilediğinde ona sadece ‘Ol!’ der, o da hemen oluverir.” (Bakara suresi, 117. ayet.)
Musavvir
Canlı cansız tüm varlıkların görenleri hayrette bırakan hikmetli tasarımları, sanatlı şekilleri Musavvir (Şekil ve özellik veren) isminin yansımasıdır. Sanatlı her eser, sanatkârını gösterir. Rabbimiz bu tasarrufunu şöyle bildirmiştir: “Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.” (Âl-i İmrân suresi, 6. ayet.) “Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?” (İnfitâr suresi, 6-8. ayetler.)
Rezzâk
Kâinatı kuşatan engin bir rahmetin neticesi olarak, tüm canlılara ihtiyaç duyduğu gıdanın yerinde ve zamanında ulaştırılması Rezzâk (kesintisiz biçimde çokça rızık veren) isminin bir yansımasıdır. Rızık Allah’tandır. Rabbimiz bu hakikati şöyle bildirmiştir: “Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah’ın üzerinedir. Allah o canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levh-i mahfuz’da) dır. (Hûd suresi, 6. ayet.) Rabbimiz yeryüzünü canlıların yaşayabileceği bir dengede yaratmıştır. Bu hassas denge sayesinde canlılar ihtiyaç duyduğu yiyecek ve içeceğe kolaylıkla ulaşabilmektedir. “Yeryüzünü sizin için kullanışlı hâle getiren O’dur. Üzerinde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyip için (ama unutmayın ki) dönüş yalnız Allah’adır.” (Mülk suresi,15. ayet.)
Muhyî
Allah’ın (c.c.), kışın âdeta ölmüş vaziyette bulunan yeryüzünü, baharda yeniden canlandırması, bitkileri ve ağaçları diriltmesi Muhyi (hayat veren ve dirilten) isminin yansımasıdır. Rabbimiz, bu tecelliyi Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde anlatmaktadır: “O’nun işaretlerinden biri de şudur: Sen arzı (ölmüş gibi) kupkuru görürsün; ama üzerine yağmur indirdiğimizde toprak canlanıp kabarır. Ona can veren, elbette ölülere de can verir. O her şeye kâdirdir.” (Fussilet suresi, 39. ayet.)
Rahman
Allah’ın (c.c.), yarattıklarına şefkat ve merhametinin hissedildiği her iyiliği, Rahman (tüm yaratılmışlara merhamet eden) isminin tecellisidir. Yaratılmışların en şereflisi olan insan başta olmak üzere tüm yaratılmışlara rahmeti, onları yokluktan varlık sahasına çıkarmasıyla başlar. Yoktan var eder, yarattıklarına şekil ve suret verir, hayatlandırır, hayatlarını devam ettirebilecekleri yeteneklerle donatır. Yaşamın devamına olanak sağlayan kâinattaki nizamın bozulmaması için her an varlığı gözetim altında tutar. Tüm bunlar engin rahmetinin ve şefkatinin delilidir. “… O rahmândır, rahîmdir.” (Haşr suresi, 22. ayet.)
Vâhid
Allah (c.c.), bir ve tektir. O, benzersizdir, hiçbir şey O’na denk değildir. Allah’ın (c.c.) bu eşsiz niteliklerini İhlas suresinden öğreniriz: ‘‘Allah birdir, hiçbir şeye muhtaç değildir fakat her şey O’na muhtaçtır, O doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun bir dengi de yoktur.” (İhlâs suresi.) Eğer Allah’tan (c.c.) başka O’na denk bir şey olsaydı, kâinatta bir nizam ve intizam gözlemleyemezdik. Halbuki gayet incelikli ve hassas bir nizam görülmektedir. O hâlde Allah (c.c.) tektir, O’na denk bir varlık yoktur. O, Vâhid’dir. Rabbimiz, “En güzel isimler (el-esmâü’l-hüsnâ) Allah’ındır. O hâlde O’na o güzel isimlerle dua edin…” (A’râf suresi, 180. ayet.) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)* ‘‘Allah’ın, yüzden bir eksik, doksan dokuz ismi vardır. Kim bu isimleri (öğrenip gereğiyle amel ederek) sayarsa cennete girer.” (Tirmizi, Deavat, 82.) dedikten sonra Allah’ın (c.c.) doksan dokuz ismini tek tek söylemiştir. Bu konuyla ilgili gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse hadislerde yer alan bilgiler, Müslümanların Esma-i Hüsna’ya ilgi ve alakalarını her daim canlı tutmuştur. Konusu yalnızca Allah’ın (c.c.) isim ve sıfatları olan pek çok eser kaleme alınmıştır.