İslam’da iman esaslarının birincisi ve en önemlisi Allah’a (c.c) imandır. Allah’a (c.c) iman demek, yalnız Allah’ın (c.c) varlığına inanmakla kalmayıp, aynı zamanda O yüce varlıkta bulunması zorunlu sıfatların varlığına ve O’nun zâtına yakışmayan noksan sıfatlardan münezzeh (uzak, yüce) olduğuna da inanmaktır. Zâtî ve subûtî sıfatlar olarak iki bölümde ele alınan bu sıfatlar sırasıyla şunlardır:
Allah’ın Zati Sıfatları
Allah’ın (c.c) zâtına mahsus olup O’ndan başkasına verilemeyen sıfatlara zati sıfatlar denir. Bu sıfatlara, Allah Teala’yı noksan sıfatlardan münezzeh kıldıkları için tenzih? sıfatlar, Allah Teala’nın ne olmadığını bildirdiklerinden dolayı da selbi sıfatlar adı da verilir. Örneğin Allah (c.c) cisim değildir, sınırlı değildir, onun için mekân söz konusu değildir. Selbî sıfatlar için bir sayı sınırlaması olmasa da bunları şu başlıklar altında inceleyebiliriz:
Vücud: Allah’ın (c.c) var olması demektir. Allah (c.c) vardır. O’nun yokluğu (adem) düşünülemez. Bu manada O’na Vâcibü’l-vücûd (varlığı zorunlu) denir. O sonradan olmamıştır. Allah Teala var olmak için başka bir kuvvete muhtaç değildir.
Kıdem: Ezelî olmak, başlangıcı bulunmamak demektir. Allah Teala’nın varlığının bir başlangıcı yoktur. Ne kadar geriye gidersek gidelim, O’nun var olmadığı bir zamanı düşünemeyiz. Allah (c.c) sonradan meydana gelmiş (hâdis) bir varlık değil, kadîm (ezeli) bir varlıktır. Eğer hâdis bir varlık olsaydı bir muhdise (yaratıcıya) muhtaç olurdu. Var olmak için bir muhdise muhtaç olan da vâcibü’l- vücûd olamaz.
Bekâ: Varlığının sonu olmamak, ebedî olmak demektir. Allah’ın (c.c) varlığının başlangıcı olmadığı gibi sonu da yoktur.
Vahdaniyet: Allah’ın (c.c) bir olması demektir. Allah Teala zâtı, sıfatları ve fiilleri açısından tektir, eşsizdir. Aynı sıfatlara sahip ikinci bir varlık yoktur.
Muhalefetün li’l-havâdis: Sonradan yaratılmışlara benzememek demektir. Allah (c.c), kendi yarattığı varlıklara hiçbir surette benzemez. Kâinattaki varlıkların hiçbirisi de O’na hiçbir yönden benzemez.
Allah (c.c), kendisi hakkında hatıra getirdiklerimizin de ötesinde bir varlıktır. Sonradan olanlara benzemek Allah (c.c) hakkında imkânsızdır.48 İnsanoğlu soyutu kavramakta çoğu kere güçlük çeker. Bu yüzden her duyduğu yeni şeyi zihninde somutlaştırmak ister. Onun mahiyetini kavramak için daha önce gördüğü, bildiği, yaratılmış ve kâinatta mevcut olan bir varlıkla onu kıyas eder, ona benzetmeye çalışır. Allah’ın (c.c) zâtını düşünen insan da onu bir şeylere benzetmeye çalışmıştır. İnsanoğlunun ilah zannedip somutlaştırdığı her sahte ilahın insanın bildiği bir nesneye benzetilmesi bu yüzdendir. Oysa Allah’ın (c.c) eşi benzeri olmadığından Allah (c.c) hakkında hatırımıza ne gelirse gelsin o yanlıştır, hatadır. Bu sebeple Allah’ın (c.c) zâtının düşünülmesi yasaklanmış, O’nun eserleri üzerinde tefekkür edilmesi ise tavsiye ve teşvik edilmiştir.
Kıyam bi-nefsihî: Var olmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymamak demektir. Allah (c.c) var olmak ve varlığını devam ettirmek için hiçbir varlığa, yere, zamana, sebebe muhtaç değildir. Aksine her şey O’na muhtaçtır.
Allah’ın Subuti Sıfatları
Varlığı zorunlu olan Allah Teala’nın vacip olan sıfatlarına subutî sıfatlar denir. Subûtî sıfatların bir diğer özelliği de Yüce Allah’ın bunlarla kâinatta tasarruf etmesi, evren ve oradaki varlıklarla iletişim kurması, sahip olduğu vasıfların etki ve sonuçlarının kâinata yansımasıdır. Dolayısıyla Allah (c.c) bu sıfatlarıyla kâinata tecelli eder, tasarrufunun eserleri kâinatta gözlemlenebilir. Subûtî sıfatlar şunlardır:
Hayat: Diri olmak demektir. Allah (c.c) diridir, hayydır. Hayatın sebebi ve kaynağı odur.
Mevsimleri insanın hayatına benzetirsek, ilkbahar insanın doğumunu, yaz mevsimi gençliğini, sonbahar yaşlılığını, kış ise ölümünü sembolize eder. Her kış, kâinat ölür ve her bahar, yeniden diriltilir. Böylece Allah (c.c), ölülere nasıl hayat verdiğini ve ölümden sonra yeniden dirilişin nasıl olacağını kâinat örneği üzerinden bizlere göstermektedir. Tohumlar toprağa konduğunda o tohumda hayat belirtisi gözükmez, adeta ölü gibidir. Ama zamanı gelince tohum yarılır ve filiz verir. Tohum can bulur. Allah’ın (c.c) hayat sıfatı kâinatta her daim tecelli eder. Allah (c.c) hem hayatın sahibidir hem de hayatın devam edebilmesinin sebebidir. O’nun izni olmadan başta insan olmak üzere hiçbir canlı hayatiyetini sürdüremez. Her nefeste biz O’na muhtacız. Çünkü hayatın devamını sağlayan her şeyi biz ona borçluyuz.
İlim: Allah (c.c) ilim sahibidir. Olmuş olanları da olacak olanları da bilir. Allah’ın (c.c) ilmi her bir varlığı kuşatmıştır. O’nun bilmediği herhangi bir şeyin olması asla düşünülemez. Allah’ın (c.c) bilmesi bizim bilmemiz gibi değildir. Biz bir şeyi öğrenerek, görerek, okuyarak bir vasıta ile biliriz. Oysa Allah Teala bir şeyi bilmek için herhangi bir şeye muhtaç değildir.
Semi: İşitmek demektir. Allah (c.c) her şeyi işitir. O’nun işitmesi diğer varlıklarınkine benzemez. O’nun işitmek için bir organa veya herhangi bir vasıtaya ihtiyacı yoktur. Herhangi bir kuvvet veya sebep onun işitmesine engel olamaz.
Basar: Görmek demektir. Allah Teala her varlığı görür. O’nun bir varlığı görmemesi muhaldir, imkânsızdır. O’nun görmesi diğer varlıklara benzemez. Görmek için göze veya herhangi bir vasıtaya ihtiyacı yoktur. O, gizli açık, uzak yakın, aydınlık karanlık, büyük küçük her şeyi aynı derecede görür. O’nun görmesinin bir sınırı yoktur. Hiçbir şey onun görmesine engel değildir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır:
İrade: Dilemek demektir. Mümkün olan her şeyin olması veya olmaması yönünde tercihte bulunmak, karar vermek demektir. Allah Teala mürîddir. İradesi vardır. Bir şeyin var olmasını dilerse var eder, dilemediğini de var etmez. O’nun iradesi önünde hiçbir engel yoktur.
Kudret: Güç ve takdir sahibi olmaktır. Allah?ın (c.c) dileği şeyi bizzat yerine getirebilecek güce sahip olmasıdır. Allahu Teala neyin var olmasını dilerse onu bizzat kudret sıfatıyla yaratır. Bu, iradesiyle veya irade sıfatıyla gerçekleşir. Allah’ın (c.c) kudretinin önünde hiçbir engel yoktur. Allah Teala acizlikten ve güçsüzlükten uzaktır.
Kelam: Konuşmak demektir. Allah (c.c) konuşan bir varlıktır. Allah (c.c) bu sıfatı ile peygamberlerine kitaplar indirmiş, bazı peygamberleri ile de konuşmuştur. Kelam sıfatı Allah’ın (c.c) zatı ile kaim ve ezelidir. Bu sıfat bir kemal sıfatı olduğu için Allah Teala’nın onunla nitelenmesi vacip ve zorunludur. Kelamın zıddı olan konuşmama özelliği O’nun için söz konusu değildir. Cenab- ı Hakk’ın kelam sıfatının mahiyeti bizce bilinemez. Ses ve harflerden meydana gelmemiştir. Allah Teala ezelden ebede bu kelam sıfatı ile emreder, yasaklar ve haber verir. Tevrat, Zebur, İncil, Kur’an ve sahifeler bu bir tek kelamın alameti ve göstergesidir.66 Allah Teala’nın peygamberlerine vahiy göndermesi, onlara kitaplar indirmesi kelam sıfatının sonucudur.
Tekvin: Yaratmak demektir. Allah Teala var etmek istediğini kudret ve tekvin sıfatıyla yaratır. Var etmek, var ettiğini beslemek, büyütmek ve varlığını devam ettirmek hep bu tekvin sıfatının neticesidir.
Halk: Hâlik ismi, halketme (yaratma) fiiline işaret eder.
İbda’: Mübdi’ ismi Allah’ın (c.c) benzersiz bir şekilde yaratmasını ifade eder.
İhya: Muhyî ismi ihya etme (can verme) fiilini gösterir.
İmate: Mumît ismi hayata ve canlılığa son verenin de Allah(c.c) olduğunu gösteren fiildir.
Terzik: Rezzak ismi Allah’ın (c.c) rızık vericiliğini bildirir.
60. Enbiyâ suresi, 4. ayet.
61. Bakara suresi, 110. ayet.
62. Al-i İmran suresi, 47. ayet.
63. bk. Al-i İmran suresi 39. ayet; Meryem suresi 7. ayet.
64. Al-i İmran suresi 45-48. ayetler.
65. Nahl suresi, 77. ayet.
66. Ahmet Saim Kılavuz, Anahatlarıyla İslam Akaidi ve Kelam’a Giriş, s. 135.
67. Nisâ suresi, 164. ayet.
68. Zuhruf suresi, 2-3. ayetler.
69. Rahmân suresi, 29. ayet.