Cuma gününün İslamiyette ayrı bir yeri ve önemi vardır. Peygamberimiz (s.a.v.) bu konuyla ilgili bir hadisinde, “Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem (a.s.) o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve o gün cennetten çıkarıldı.” (Müslim, Cuma, 5; Tirmizî, Cuma, 353.) buyurmuştur. Cuma günü camilerde cuma namazı kılınır. Cuma namazı, İslam dininde belirli şartları taşıyan kimselere farz kılınmıştır. Bu konuyla ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman hemen Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız bu elbette sizin için daha hayırlıdır.” (Cuma suresi, 9. ayet.) buyrulmaktadır. Bu ayetin gereği olarak Müslümanlar, cuma namazı için çağrı yapılıp ezan okunduğunda alışverişi, işlerini bırakır, Allah’ın (c.c.) emrini yerine getirmek üzere camilere koşarlar.
Cuma namazı; akıllı, ergenlik çağına ulaşmış, camiye gitmeye engel bir sağlık sorunu bulunmayan, hürriyeti kısıtlanmamış, yolcu olmayan erkeklere farzdır.
Cuma namazı, cuma günü öğle namazının vaktinde; dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz, dört rekât da son sünnet olmak üzere on rekât kılınır. Cuma günü öğle vakti ezan okununca temiz elbiseler giyilerek camiye gidilir. Evde ya da camide abdest alınır. Önce öğle namazının ilk sünneti gibi dört rekâtlık ilk sünnet tek başına kılınır. Sonra caminin içinde bir ezan daha okunur. Ezan bitince imam minberden bir hutbe okur. Hutbede dinî, ahlaki, toplumsal vb. konularda cemaat bilgilendirilir, insanlara öğüt verilir. Sonra müezzin tarafından kamet getirilir. Ardından da imamla birlikte iki rekât cuma namazının farzı kılınır. Farzdan sonra dört rekât son sünnet tek başına kılınır. Bazı Müslümanlar, cuma namazından sonra dört rekât zuhr-u âhir, iki rekât da vaktin sünneti denilen namaz kılmaktadırlar.
Cuma namazını kılanlar, o günün öğle namazını kılmazlar. Çünkü cuma namazı, o günün öğle namazı yerine geçer. Herhangi bir sebeple cuma namazını eda edemeyenler, o günün öğle namazını kılarlar.