Yüce Allah, insanı en güzel şekilde ve akıllı bir varlık olarak yaratmış, ona pek çok nimet vermiştir. Buna karşılık da insana birtakım sorumluluklar yüklemiştir. Yüce Yaratıcı, insana sorumluluklarını bildirmek amacıyla tarih boyunca peygamberler ve kitaplar göndermiştir.
Kur’an-ı Kerim, ilahi kitapların sonuncusudur ve biz Müslümanların kutsal kitabıdır. Kur’an, Allah (c.c.) tarafından indirilmiştir. Bu durum bir ayette şöyle ifade edilmiştir: “Kur’an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.” (Yâsîn suresi, 5-6. ayetler.) Yüce kitabımız Kur’an, baştan sona kadar tamamen Allah’ın (c.c.) sözlerinden oluşmaktadır. Ona herhangi bir insanın ya da Peygamberimizin (s.a.v.) sözü asla karışmamıştır.
Yüce kitabımız Kur’an, Peygamberimize (s.a.v.) vahiy yoluyla indirilmiştir. Vahiy, peygamberler aracılığıyla insanların hayatını hangi ilkelere yönlendirmesi ve nelere uyup nelerden sakınması gerektiğini bildiren ilahi bilgilerdir. Bu bilgilerin gönderiliş şekline de vahiy denir. Allah (c.c.), Hz. Muhammed’e (s.a.v.) bazen melek Cebrail (a.s.) aracılığıyla, bazen de aracısız olarak doğrudan vahiy göndermiştir.
İnsan; akıllı, düşünen, merak eden, soru soran bir varlıktır. O, çevresindeki varlıklar ve olaylar üzerinde düşünür. Dünyadaki varlıkların, evrendeki mükemmel düzenin kendiliğinden olamayacağını bilir. Bunları bir yaratanın bulunması gerektiği sonucuna varır ve Allah’a (c.c.) inanır. Ancak Yüce Yaratıcı’nın nasıl bir varlık olduğunu, ona karşı ne gibi görevleri bulunduğunu bilemez. Kur’an, insana Yüce Allah’ı tanıtır, ona nasıl ve niçin ibadet edilmesi gerektiğini öğretir. Dinimizin inanç ve ibadet esaslarını bildirir. Bunun yanı sıra kutsal kitabımız, insanlar arası ilişkilerde uyulması gereken ahlak kurallarının neler olduğunu da ortaya koyar. Geçmişte yaşamış peygamberler ve toplumların başına gelen olayları anlatarak bunlardan ders alınmasını ister.
Kur’an-ı Kerim, ilk olarak Arap toplumuna indirilmiştir. Bu nedenle de onun dili Arapçadır. Bu durum bir ayette şöyle belirtilmiştir: “Apaçık kitaba ant olsun ki iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık.” (Zuhruf suresi, 2-3. ayetler.) Ancak Kur’an sadece Araplara değil, tüm insanlara hitap eden evrensel bir kitaptır. Bundan dolayıdır ki Kur’an, herkesin onu anlaması için hemen hemen tüm dünya dillerine çevrilmiştir. Ülkemizde de Kur’an’ın Türkçeye pek çok kez çevirisi yapılmıştır. Bizler Arapça bilmesek de Kur’an’ın meallerini, açıklamalarını okuyarak Yüce Allah’ın emir, yasak ve öğütlerini öğrenebiliriz.
Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) 610 yılının Ramazan ayının Kadir Gecesi’nde indirilmeye başlamıştır. Bu konuda yüce kitabımızda yer alan bir ayette şöyle buyrulmuştur: “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik.” (Kadr suresi, 1. ayet.)
Kur’an’ın indirilmeye başlaması şöyle olmuştur:
Peygamberimiz (s.a.v.), özellikle otuz beş yaşından sonra zaman zaman Mekke yakınlarındaki Hira Mağarası’na gider, burada düşüncelere dalar ve ibadet ederdi. Yine bir gün buradayken Cebrail (a.s.) adlı melek ona göründü. Hz. Muhammed (s.a.v.) şaşırdı ve heyecanlandı. Melek ona, “Oku!” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) okuma bilmediğini söyledi. Cebrail (a.s.) ona yine “Oku!” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) yine okuma bilmediğini söyledi.
Melek üçüncü kez ona okumasını söyleyince Hz. Peygamber (s.a.v.) “Ne okuyayım?” diye sordu. Bunun üzerine Cebrail (a.s.), Alâk suresinin ilk beş ayetini okudu. Böylece Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetleri gelmiş ve kutsal kitabımızın indiriliş süreci başlamış oldu.
Alâk suresinin ilk beş ayetiyle başlayan Kur’an’ın indiriliş süreci, Peygamberimizin (s.a.v.) vefat ettiği 632 yılına kadar devam etmiştir. Yüce Allah, yaklaşık olarak 23 yıl boyunca Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vahiylerini bölümler hâlinde göndermiştir. Bu durum yüce kitabımızda şöyle açıklanmaktadır: “(Kur’an), yeri ve yüce gökleri yaratan Allah tarafından peyderpey indirilmiştir.” (Tâ-Hâ suresi, 4. ayet.)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kendisine Allah (c.c.) tarafından gönderilen Kur’an ayetlerini hemen ezberlemiş, ayrıca vahiy kâtibi denilen bazı sahabilere de yazdırmıştır. Vahiy kâtipleri, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) gelen ayetleri yassı kemikler, deri parçaları, düz taşlar, ağaç kabukları vb. malzemelere yazmışlardır. Yazdıklarını Peygamberimize (s.a.v.) okumuşlar, herhangi bir yanlışlık ya da eksiklik söz konusuysa hemen düzeltmişlerdir.
İndirilen Kur’an ayetleri, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yanı sıra birçok sahabi tarafından da ezberlenmiştir. Böylece Kur’an-ı Kerim’in hem yazma hem de ezberleme yoluyla korunması sağlanmıştır. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v.), vahiy meleği Cebrail’le (a.s.) her yıl o zamana kadar kendisine gelen Kur’an ayetlerini okumuştur. Bu okuma işi, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) vefat ettiği yıl iki kez yapılmıştır.