Yüce Allah, insanı en güzel bir şekilde ve üstün özelliklere sahip bir varlık olarak yaratmıştır. Ona akıl ve irade; el, ayak, göz, kulak gibi değeri maddiyatla ölçülemeyecek organlar vermiştir.
Allah, yeryüzünde insanın hayatını rahat bir şekilde sürdürebilmesi için pek çok nimet de var etmiştir. Havayı, suyu, çeşit çeşit sebze ve meyveleri insan için yaratmıştır. Bütün bu nimetlere karşılık insan Yüce Allah’a gönülden inanmalı, ona severek ve isteyerek ibadet etmelidir. İbadet ederken Allah ile iletişim kurduğunu bilmeli, tüm benliğiyle ve gönülden Yüce Yaradan’a yönelmelidir.
Samimiyet ve istekle ibadet etmenin ibadetlerle ilgili temel ilkelerden biri olduğunu bilmelidir. İslam’a göre kişiler ibadetleri hür iradeleriyle yerine getirmelidir. Kur’an-ı Kerim’de hiç kimseye inanç ve ibadet konusunda baskı yapılamayacağı belirtilir. Örneğin bir ayette, “Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır…”(Bakara suresi, 256. ayet.) buyrulur.
İbadetlerde önemli ilkelerden biri de samimiyettir. İslam dini ibadetlerin samimi bir şekilde yerine getirilmesini istemiştir. Bu konuyla ilgili bir ayette, Peygamberimize ve onun şahsında tüm Müslümanlara hitaben şöyle buyrulmuştur: “(Resulüm!) Şüphesiz ki kitabı sana hak olarak indirdik. O hâlde sen de dini Allah’a has kılarak (ihlas ile) kulluk et.”(Zümer suresi, 2. ayet.) Hz. Muhammed (s.a.v.) de ibadetlerin samimi bir şekilde yapılmasının önemini hadislerinde ifade etmiştir. Örneğin bir hadisinde, “Allah sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.”(Ahmed b.Hanbel, Müsned, C 2, s.285.) demiştir. Hz. Peygamber başka bir hadisinde de “Kim Allah için verir, Allah için severse… imanını kemale erdirmiştir.”(Tirmizi, Kıyamet, 60.) buyurarak imanla samimiyet arasındaki ilişkiye dikkat çekmiştir. Öyleyse Müslüman ibadetlerini severek, isteyerek ve samimi bir şekilde yapmalıdır. İbadete layık tek varlığın Allah olduğunu bilmeli, kulluk görevini yerine getirirken onun rızasını kazanmayı amaç edinmelidir.