İnsan hayatının vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri de yolculuk yapmaktır. Bu yolculuklar siyasi, ticari, ilmî veya turistik maksatlarla olabileceği gibi sıla-i rahim için de olabilir.
Bunun haricinde beşerî hayatın bir gereği olarak daha farklı amaçlar ile de yolculuk yapılabilir. Önemli olan yapılan bu yolculukların dinen “meşru” sayılan çerçevede olmasıdır. Allah (c.c.) ve Resulü’nün (s.a.v.) emrine muhalif olmamasıdır. Kur’an-ı Kerim halis niyetlerle ve güzel gayelerle yolculuğa çıkmayı teşvik etmekte; bu maksatla seyahat edenleri, tevbe, ibadet, hamd, rükû ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten sakındıranlar ile birlikte zikrederek övmektedir.47 Bu sebeple İslam âleminde yol ve konaklama tesislerine büyük önem verilmiş, seyahate çıkan birinin yoldaki bütün ihtiyaçlarını gidermesi için çeşitli hizmetler verilmiştir.
İslam dini, yolculuğun meşakkatine karşılık dört rekât olan farz namazları iki rekât kılmak, duruma göre oruç tutmayı ve cuma namazı kılmayı ihtiyari hale getirmek, ihtiyaca göre zekât alabilmek ve kurban kesmemek gibi bazı kolaylıklar getirmiştir.48 Yolculuğa genel olarak perşembe günleri ve sabahın erken saatlerinde çıkmayı tercih eden Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de yolculuğu tavsiye etmekte ve “Yolculuk yapın sıhhat bulursunuz.”49 buyurmaktadır. Peygamberimiz’in (s.a.v.) yolculuğa çıkarken sabahın erken saatlerini tercih etmesi, sabahın bereketinden istifade etmek isteği olarak görülebilir.
Nitekim Allah Resulü’nün, “Allahım! Ümmetimin (sabah) erkenden başladıkları işlerini bereketli kıl!”50 diye dua ettiği bilinmektedir. Günümüzde teknolojik imkân ve araçlar ile geçmişe göre daha konforlu yolculuklar yapmak mümkün olabilmektedir. Ancak yolculuğun her dönemde farklı zorlukları bulunmaktadır. Her insan, farklı sebeplerle yardıma muhtaç olabilir, beklenmedik durumlarla karşılaşabilir. Dolayısıyla yolculuk esnasında yardımlaşmak ayrı bir önem arz etmektedir. Günümüzde yolculuklar özel ve toplu taşıma araçlarıyla gerçekleştirilmektedir. Toplu taşıma araçları ile yapılan yolculuklarda herkesin uyması gereken birtakım kurallar vardır.
Bu kuralların ihlal edilmesi karşı tarafa zarar vereceği için dinî ve dünyevi anlamda hoş karşılanmamaktadır. İnsanlar arasında düşmanlığa, kin ve nefretin oluşmasına sebep olan bu davranışlar, dini anlamda “kul hakkı yemek”tir. Toplum olarak yaşamaya muhtaç olan fertlerin birbirlerinin haklarına riayet etmesi, karşılıklı saygı ve anlayış içerisinde hayatlarını devam ettirmesi insan olmalarının bir gereğidir. İslam’ın bu husustaki emir ve tavsiyeleri ise konunun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Buradan hareketle toplu taşıma araçlarında yaşlılara, engellilere, çocuklu veya hamile bayanlara öncelik vermek ve onlara yardımcı olmak güzel ahlakın bir gereğidir.
Toplu taşıma araçlarında dikkat edilmesi gereken başka hususlar da bulunmaktadır. Bunlar: Yüksek sesle konuşmamak ve müzik dinlememek, gazete veya dergileri okuduktan sonra bırakmamak, hiçbir şekilde yolcuları rahatsız etmemek, araca çöp atmamak, insanların huzurunu bozacak davranışlardan kaçınmak ve araca zarar vermemektir. Tüm bunlar insan olmanın ve insanca yaşamanın bir gereğidir.
47. bk. Tevbe suresi, 112. ayet.
48. bk. Komisyon, İlmihal, C I, s. 396-398-411; C II, s. 14-16.
49. Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, 380.
50. Ebû Dâvûd, Cihad, 78.