İslam’da Evlilik Hukuku

Önce aile

Fertler evlenerek bir aile olurlar. Artık onlar birbirilerinin mahremidirler. Kadın, erkek için erkek de kadın için koruyucu bir örtü gibidir.10 Üzerlerinde onları dış tehlikelerden koruyan pırıl pırıl bir fanus vardır sanki. Artık özel hayatlarını birlikte paylaşacaklar; hatalarını, kusurlarını, ayıplarını birlikte örteceklerdir. Eksiklerini birlikte telafi edecekler, sevgilerini saygıyla perçinleyeceklerdir. Sabır, merhamet, kanaat, karşılıksız verme, fedakârlık gibi güzel huylar zorluklara katlanmalarını kolaylaştıracak ve huzur dolu yuvalarında dinleneceklerdir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), dışarıdaki insanlara güler yüz ve anlayış gösterip kendi aile halkına karşı kaba, katı yürekli olanları hoş görmemiştir. Yine ailesini gerek geçim gerek ilgi noktasında ihmal ederek onlar yokmuş gibi davrananlara da uyarılarda bulunmuştur. Allah Rasûlü (s.a.v.) bütün bunların tam aksine önce kendi ailesine anlayışlı ve iyiliksever olmuş, aile içi iyi davranış modellerinin en güzel örneklerini sergilemiştir. Ve bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır.”11 “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.”12 Aile kişiyi korur, ona değer verir, onu yardımsız ve yalnız bırakmaz. Böyle bir ailede kişi eşine minnettardır. Kişi anne babasına minnettardır. Kişi çocuklarına minnettardır.

Aile İçi Şiddet

Aile içi şiddet Peygamberimiz’in (s.a.v.) karşı çıktığı konuların başında gelmektedir. Cahiliye Dönemi’nde kadının insan yerine konulmadığı dönemleri ve anlayışları değiştirmeyi hedef alan Hz. Peygamber (s.a.v.) kız çocukları ile ilgili: “Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yan yana bulunacağız”13 buyurarak cahiliye zihniyetini ortadan kaldırmak istemiştir. Unutulmamalıdır ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayatı boyunca ne bir kadına, ne bir hizmetçiye ve ne de bir çocuğa el kaldırmış, şiddet uygulamış değildir.14 Burada “O bir peygamberdi.” diyerek konu ile ilgili sorumluluğumuzu hafifletemeyiz. Evet, o bir peygamberdi ancak aynı zamanda bir insan ve bir eşti. Yine hanımları da birer insandı. Nitekim zaman zaman Hz. Peygamber’le (s.a.v.) aralarının açıldığı durumlar dahi olmuştur. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) bu gibi durumları güzellikle ve konuşarak çözmesini bilmiş, sükûnetini muhafaza etmiş ve olayları şiddete başvurmadan açıklığa kavuşturmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadislerinde kadınları dövenlerin Müslümanların iyileri, hayırlıları olmadığını ifade ederek15 Müslüman erkekleri bu konuda sert bir dille uyarmıştır. Günümüzde kadına karşı şiddet önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Oysaki Hz. Peygamber’in (s.a.v.)erdemli hareketleri ve uyarıları önemsenmiş ve onun hanımlarıyla olan davranışları örnek alınmış olunabilseydi sosyal bir hastalık haline gelen acı durumların yaşanması da mümkün olmayacaktır.

Mahremiyet

Aile içi özel hayat, evlilikte dikkat edilmesi gereken önemli konulardan biridir. Özel hayat, adı üzerinde kişilere özeldir. Dış gözlerden gizlenmeli; konuşma, anlatma, ima suretiyle dahi olsa eşlerin özel halleri başkalarıyla asla paylaşılmamalıdır.

Aile içi sırlar başkalarına söylenmemeli, eşlerden sürekli şikâyet edilmemeli başkalarının kendi eşi hakkında onun saygınlığını zedeleyecek şekilde konuşmalarına müsaade edilmemelidir. Eşler birbirlerine karşı nezaket tavırları içerisinde olmalı, temizliğe dikkat etmeli, abdest ve gusül abdesti almaya özen göstermelidirler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kadınları kristallere benzeterek16 onların kırılmaması için erkeklere nasihatlerde bulunmuştur. Hanımların haklarını gözetmeleri konusunda erkekleri özellikle uyarmış, onları hoş tutmaları için güzel sözlerle iltifat etmeleri tavsiyesinde bulunmuştur.

Kadınlar da bu ilgi ve alakayı boş çevirmemeli, güler yüz ve sadakatle eşini mutlu etmek için çabalamalı ve en ufak bir kırgınlıkta “Zaten senden ne gördüm ki!” dememelidirler. Gözünü gönlünü sadece eşine hasreden iffetli kimseler için evlilik bir ibadete dönüşmekte ve kendilerinden gelecek nesiller isimlerinin unutulmamasını sağlamaktadır.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) aile içi mahremiyet konusunda dikkat edilmesi gerekenlere dair tavsiyeleri, eşleri vasıtasıyla bizlere ulaşmıştır. Hadis kitaplarında da bu konularla ilgili yeterince bilgi bulunmaktadır.

Sorumluluk

Evlilik elbette ki ağır bir söz ve yükümlülüktür. Evlilik bir mesuliyettir. Ancak bu durum kaçılması gereken değil talip olunması gereken bir mesuliyettir. Yetişkin olan insanlar, fıtratları gereği artık kendi ayakları üzerinde durmak ve kendi yuvalarını kurmak isterler. Bu bir terk ediş değil kendi kanatlarıyla uçacak evreye geldiklerinin bir göstergesidir. Diğer yandan mesuliyet herkes için geçerlidir. Hangimiz mesul değiliz ki?

“Dikkatli olunuz hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz idareniz altındakilerden sorumludur. Halkın başında bulunan yönetici emri altındakilerden sorumludur. Erkek ev halkı üzerinde bir yöneticidir ve eli altındakilerden sorumludur. Kadın kocasının evi ve çocuğu üzerinde bir yöneticidir ve bunlardan sorumludur. Köle efendisinin malı üzerinde bir yöneticidir ve o maldan sorumludur. Hepiniz yöneticisiniz. Hepiniz idaresi altındakilerden sorumlusunuz.”17 Hadis-i şerifte devlet başkanından hizmetliye kadar sayılmasının sebebi, herkesin mesuliyet alanı olduğuna işaret etmek içindir. Bu bir duyarlılıktır. Beraber iyiye ve güzele doğru adım atmak, insanları iyiliğe ve hayra teşvik etmek mutluluğun ta kendisidir.

Zor Zamanda Ne Yapmalı?

Farklı ailelerde yetişen iki kişinin yeni bir aile kurması elbette ki kolay olmayabilir. Alışkanlıklar, anlayış farklılıkları, eğitim düzeyleri, beklentiler, çevre faktörleri gibi pek çok unsur değişik olabilir. İki ayrı topraktaki çiçeği bir toprağa ekmek gibi bir şeydir evlilik. İkisinin de bakımı ayrı iken artık aynı toprağı, güneşi, suyu paylaşmak durumundadırlar.

Ne biri diğerinin güneşini kesmeli ne de diğeri kökleriyle toprağı kavrayıp öbürünün nefes almasını engellemelidir. Eşler birbirilerine karşı kul köle olma beklentisine girmek yerine birlikte Allah’a (c.c.) nasıl iyi kul olacaklarını

düşünmelidirler. Evler hâkimiyet yarışına girilen bir arenaya değil birbirinin yardımına koşulan, sığınılan, huzur bulunan bir gül bahçesine dönmelidir.

Kadın ve erkeğin evlilikte birbirilerini olduğu gibi kabullenmeleri ve geliştirici rol oynamaları en iyi çözüm olacaktır. Böylece kişilerin tahammül sınırları genişleyecek ve daha uzlaşmacı davranışlar sergileyeceklerdir. Problemleri abartmak yerine çözüme odaklanmak, özür dilemesini bilmek, birbirinin istek ve ihtiyaçlarına önem vermek, içinden çıkılmaz durumlarda da hakkı ve sabrı tavsiye edecek aile büyüklerine danışmak en güzel çözüm yolları olacaktır.

Bu konuda eskilerden bize kalan çok güzel bir özdeyiş vardır: “Eşin deliyken veli ol, sen deliyken de eşin veli olsun.”

En Tatlı Gönül Meyvesi: Çocuk

Dinimizde evliliğin teşvik edilmesinin en büyük nedenlerinden biri de hayırlı nesiller yetiştirmektir. Dinî? değerleri yüksek, birbirini seven sayan çiftlerin oluşturduğu ailelerde çocuklar, sevgi- saygı ortamında yetişecek, iyi insanlar olarak toplumdaki yerlerini alacaklardır. Aileye yeni katılan bebeklerle evler şenlenecek, aile büyükleri dede, babaanne/anneanne olmanın onurunu ve keyfini yaşayacaklardır. Aile bireyleri evlatlarına güzel bir isim bulma yarışına girişecekler; onu veren Allah’a (c.c.) şükredip, dinine, vatanına, milletine hayırlı bir evlat olarak yetiştirme yolunda çaba sarf edeceklerdir. Zorlansalar da bu çaba ve gayretle gönüllerinden sevgi ve dillerinden şu dua hiç eksik olmayacaktır: “Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a (c.c.) karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”18

Aile yuvasının mutluluk kaynağı olan çocuk, anne ve babaya Allah’ın bir emaneti olacaktır. Anne ve baba bu emanetin terbiyesinden ve yetiştirilmesinden hem Allah’a, hem de topluma karşı sorumludur. Bu bağlamda anne ve babanın çocuklarına karşı vazifelerinden bazıları ise şunlardır:

• Çocuğa güzel bir ad koymak,
• Çocuğu sağlıklı olarak besleyip büyütmek,
• Çocuğu sevmek, onunla ilgilenmek,
• Çocuğuna haram lokma yedirmemek,
• Çocuğu iyi terbiye etmek, ona ahlak yönünden güzel örnek olmak,
• Çocuğu okutmak, geçimini sağlayıcı bir meslek sahibi yapmak,
• Çocuklara sevgi gösterirken, hediye verirken ayırım yapmamak, eşit ve adaletli davranmak,
• Evlenme çağına geldiği zaman çocuğu evlendirmek.

11 İbn Mace, Nikâh 50.
12 Ebû Davud, Zekât,45.
13 Müslüm, Birr, 149.
14 Müslim, Fedâil, 79.
15 Ebû Dâvûd, Nikâh, 43.
16 Buhari, Edeb 90.
17 Ebu Davud, Harac-Fey-İmare, 1.
18 Furkan Suresi, 25/74.

Yorum yapın