Bağışlama, Allah’ın (c.c.) güzel sıfatlarından biridir. Yüce Allah, şefkatli, merhametli ve bağışlayıcıdır. O, işlediği bir hata veya günahtan pişmanlık duyup kendisine yönelen, içtenlikle tövbe eden kullarını bağışlar. Allah (c.c.)’ın bağışlamasına “mağfiret” denir.
Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette Allah’ın (c.c.) affedici ve bağışlayıcılığına vurgu yapılır. Allah’ın (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de en çok tekrarlanan sıfatları “rahman” (merhamet eden, esirgeyen) ve “Gafûr” (bağışlayan) sıfatlarıdır. Kur’an- Kerim’de bu konuda, “…Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.” buyrulmaktadır. Diğer bir ayette ise yüce Allah, “Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: Selam size! Rabb’iniz merhamet etmeyi kendisine yazdı. Gerçek şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardından tövbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” buyurarak kullarını günahları için bağışlanma dileyip tövbe etmeye çağırmaktadır.
İnsan evinde, camide, namazlardan sonra, cuma ve kandil gecelerinde yani her zaman ve her yerde Allah’a (c.c.) tövbe edebilir. Yüce Rabb’inden, hatalarının ve günahlarının affı için bağışlama dileyebilir.
Allah (c.c.), bağışlayıcıdır ve başkalarını bağışlayan insanları da sever. Kur’an-ı Kerim’de, “Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa onun mükâfatı Allah’a aittir…” buyrularak bağışlamanın önemine dikkat çekilmekte ve bağışlayanın Allah (c.c.) tarafından mükâfatlandırılacağı belirtilmektedir.
Bağışlama sevgi temelli bir eylemdir. İnsan, yaşadığı toplumda bağışlama ile Allah (c.c.)’a, insanlara ve bütün varlıklara karşı sevgi ve yakınlık kazanır. Bağışlayan kişi affetmekle suçlu kimseye bir “ihsan” da bulunmuştur. Bağışlama, sevgi ve müsamahanın temelini oluşturan bir davranıştır. Bağışlama, insanlar arasında sevgi ve müsamahanın gelişmesine zemin hazırlar.
Kur’an’da, “O takva sahipleri ki bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” buyrularak Allah’ın (c.c.) sıfatlarından olan bağışlama ve affetme, ona gönülden inanan kişilerin nitelikleri arasında sayılmaktadır. Yine Kur’an’da,“…bağışlasınlar; feragat göstersinler. Allah’ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız? Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.” buyrularak hata ve kusurları bağışlayan kişilerden olmamız istenmektedir. Bu ayete göre Allah (c.c.)’ın bağışlamasına muhtaç olan, onun hoşnutluğunu arayan ve kendi âcizliklerini bilen insan, başkalarını bağışlama erdemini göstermelidir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), hataları affeden ve bağışlayandı. O, kendi yakınlarına ve sahabelerine karşı devamlı müsamahalı davrandığı gibi düşmanlarını da özellikle güçsüz bulundukları ve teslim oldukları zaman bağışlamıştır. Kur’an-ı Kerim’de, “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu hâlde onları affet; bağışlanmaları için dua et…” ayetiyle Peygamberimizin müsamahalı davranışına ve bağışlayıcı özelliğine dikkat çekilmektedir.
Kişi, kendine yapılan kusur ve kötülüklere karşı kin ve nefret duyarak ceza vermek yerine, müsamahalı davranmayı ve bağışlamayı tercih edebilmeli ve karşısındakini affetmelidir. Çünkü bağışlama sevgi temelli bir davranıştır. Nasıl ki Allah (c.c.) bizlerin günah ve hatalarını bağışlıyorsa biz de bize yapılan hata ve kusurları affetme yolunu tercih etmeli ve bize karşı yapılan kötü davranışları bağışlamalıyız. Bireysel ve toplumsal huzurun, barışın sağlanmasında bunun bir ihtiyaç ve birey için bir ahlaki sorumluluk olduğunu bilmeliyiz.