Tanrı anlayışı: Hinduizm çok tanrılı bir inanç sistemine sahiptir. Kaynaklarda pek çok erkek ve dişi tanrısal varlıktan söz edilir fakat bunlardan üç tanesi Brahma, Vişnu ve Şiva önemlidir. Hinduizm inancına göre Brahma yaratıcı ve evrenin mutlak hakimi olan bir tanrıdır. Vişnu koruyucu ve dünya düzeninde ortaya çıkan bozulmaları gideren ve çeşitli şekillerde bedenleşerek yeryüzüne gelen bir tanrıdır. Şiva ise yok edici, ölümün ve hastalığın tanrısı olarak kabul edilir ve saygı gösterilir. Hinduizm’de pek çok tanrıya inanılır fakat bunlar ayrı tanrılar değildir hepsi Brahma’nın farklı görüntüleridir.
Hinduizm inancına göre Brahma, Vişnu ve Şiva erkek olarak betimlenirken Devi dişi tanrısal varlık olarak kabul edilir. Devi, erkek tanrısal varlıkların silahlarını elinde tutan sayısız kollara sahip, güzel bir kadın tanrıçadır. Bu tanrıçaya, yaratılmışlara hayat veren bir güç olduğu için “Anne” denilmiştir. (Mahmut Aydın, Ana Hatlarıyla Dinler Tarihi, s. 103-105.) Hinduizm’in en belirgin özelliklerinden biri kast sistemidir. Hindulara göre kast sistemi dini bir sistemdir. Kast; aynı işle meşgul olan, atadan miras kalan hakları, vazifeleri ve âdetleri ile birbirine sımsıkı bağlanan toplulukları ifade eder. Kast kişinin iradesi ile seçilemez ve değiştirilemez. Aynı kast üyeleri yalnızca birbirleri ile evlenebilir. Kast sisteminin nasıl başladığı tam olarak bilinmemekle birlikte kastlar dört ana sınıftan oluşur:
Brahmanlar: Rahipler ve din adamlarıdır.
Kşatriyalar: Hükümdar soyundan gelenler ve savaşçılardır.
Vaişyalar: Tüccar ve çiftçilerdir.
Sudralar: İşçilerdir.
Ayrıca kast sisteminin dışında kalan ve hiç bir hakkı olmayan paryalar vardır. Paryalar insan yerine konulmaz ve tapınaklara girmelerine izin verilmez. Kastlar, Tanrı Brahma’nın vücudunun farklı yerlerinden yaratılmıştır. Buna göre brahmanlar ağzından, kşatriyalar kollarından, vaişyalar midesinden, sudralar ise ayaklarından yaratılmışlardır.
Hinduizm’de önemli inanç konularından biri de tenasühtür (ruh göçü). Tenasüh, reenkarnasyon gibi kelimelerle ifade edilen samsara dünyadaki doğum-ölüm-yeniden doğuş döngüsünü ifade etmektedir. İnsan sonu olmayan bir tenasüh (ruhun bir bedenden başka bir bedene geçmesi) zinciri içerisinde gidip gelmektedir. Karma ise, ruhun bu döngüsel süreçteki durumunu düzenleyen prensibin adıdır. Ruhun bu döngüden kurtulmasına da Nirvana denilmektedir. Kurtuluşa ulaşan kimse mutlak tanrı Brahma ile bütünleşir veya ondan bir parça hâline gelir. (Abdurrahman Küçük; Günay Tümer; M. Alpaslan Küçük, Dinler Tarihi, s. 179-181)
Hinduizm’deki tenasüh inancına göre insan bu dünyada yaptığı iyilik ve kötülüklere göre, bitki, hayvan, insan veya tanrı şeklinde tekrar doğmaktadır. Bu nedenle her Hintli, tekrar dünyaya geleceği hayatının daha iyi olması için, güzel davranışlar sergilemeye gayret eder. İşlediği kötülükler sebebiyle bitki veya hayvan olarak dünyaya gelmekten çekinir. Onların inancına göre içinde bulundukları kast, yaptıklarının bir sonucudur. Hinduizme göre kişinin hangi kasttan dünyaya geleceği şeklindeki sosyal statüsü, cinsiyetinin ne olacağı, bahtının nasıl olacağı ve diğer insanlarla ilişkisi gibi tüm hususlar onun önceki yaşamındaki davranışlarının sonucu olarak karma tarafından belirlenir. Hinduizmde ölüm, bir korku ve yokluk değil bir hâlden diğerine geçiştir. (Mahmut Aydın, Ana Hatlarıyla Dinler Tarihi, s. 110.) Hinduzim’de inekler Tanrı olarak kabul edilmese de kutsal varlıklardır. İnekler yer, gök ve hava âleminin anası olarak görülmüştür. İnekler, kutsal kabul edildiği için dokunulmaz, kesilmez ve yenilmez varlıklardır. Hindistan’da inekler ve öküzler sokak ve caddelerde serbestçe gezmektedir.
Ayrıca bakınız: