Mikroskopla görebileceğimiz kadar küçük varlıklardan, teleskopla görebileceğimiz uzak varlıklara kadar her şeyi sonsuz ilmi ve kudreti ile Yüce Allah (c.c.) yaratmıştır. Kur’an-ı Kerim’de “… Mülkünde hiçbir ortağı yoktur. O, her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir.” (Furkân suresi, 2. ayet.) buyrularak Allah’ın (c.c.) her şeyin yaratıcısı olduğu ve yarattığı her şeyde bir ölçü ve düzen bulunduğu vurgulanmıştır.
İnsan aklının sınırlarının ötesindeki tüm varlıkları yaratan hiç şüphesiz Yüce Allah’tır (c.c.). Kur’an’da “…De ki “Her şeyin yaratıcısı Allah’tır. O birdir, mutlak hâkimiyet sahibidir.” (Ra’d suresi, 16. ayet.) buyurularak Allah’ın (c.c.) yaratmasının, sonsuz gücünün bir yansıması olduğu ifade edilmiştir.
Allah’ın (c.c.) yaratması, O’nun bir şeye “Ol!” demesinden ibarettir. Allah (c.c.) dilediği şeyi, dilediği zaman, dilediği şekilde yaratır. Bu konu, Kur’an’da şu ayetle ifade edilmiştir: “Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.” (Yâsin suresi, 82. ayet.)
Allah’ın (c.c.) yaratması her an devam eder. Yaratılmış olmak, var olmaya devam edebilmek için yeterli değildir. Çünkü varlığı kendi iradesine bağlı olan sadece Allah’tır (c.c.). Allah (c.c.) dışındaki her varlık, varlığını devam ettirebilmek için sonsuz yaratıcı olan Allah’ın (c.c.) yaratmasının devamına muhtaçtır. Her an dünyaya gelmeye devam eden yeni canlılar, her baharda yeniden açan çiçekler, her gün yeniden doğan Güneş bize Allah’ın (c.c.) yaratmasındaki mükemmelliği ve sürekliliği göstermektedir. Çünkü O, şu ayette buyurulduğu gibi her an yaratmaya devam eder: “… O her an yaratma hâlindedir.” (Rahmân suresi, 29. ayet.)
Yüce Allah’ın (c.c.) yaratması aklımızın sınırlarını zorlayan nitelik, çeşitlilik ve güzelliktedir. O sadece gezegenleri, dağları, denizleri yaratıp idare etmekle kalmaz; yarattığı bazı varlıklara da “hayat” dediğimiz bir özellik verir. Bu öyle bir özelliktir ki, bir taş parçası ile bir kuş aslında aynı atomlardan yaratılmış olduğu hâlde birbirinden çok farklıdır. Taş hareketsiz ve donukken kuş cıvıl cıvıl ötmekte, Allah’ın (c.c.) ona verdiği yeteneklerle hayatını sürdürebilmekte ve büyüyüp çoğalabilmektedir. Mikrop ve bakterilerden balıklara, sürüngenlerden kuşlara ve insanlara kadar tüm canlılar Allah’ın (c.c.) yaratması ve yaşatması sonucu var olabilmişlerdir. Allah’ın (c.c.) bu canlıları yaşatması, aynı zamanda onlar için uygun bir yaşam ortamı sağlaması ile devam etmektedir. Bunun için Güneş, atmosfer, toprak, su, bitkiler en başta insan olmak üzere tüm canlıların hizmetine sunulmuştur. Bu konuda Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurur: “Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır. O, âdetleri üzere hareket eden Güneş’i ve Ay’ı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir. O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız.” (İbrâhim suresi, 32-34. ayetler.)
Yüce Allah (c.c.) yarattığı her varlığı yarattıktan sonra da koruyup gözetir. Bunu evrendeki uyuma ve mükemmel işleyen kanunlara bakarak görebiliriz. Zira tüm varlıklar varlıklarını devam ettirebilecekleri şartlar altında yaratılmışlardır. Dünyamızın Ay, Güneş ve diğer gezegenlerle çarpışmadan milyonlarca yıldır belli bir yörüngede yüzüp gitmesi ve atmosferdeki azot-oksijen oranının tam da canlıların ihtiyaçları kadar olması, Allah’ın (c.c.) yarattıklarını koruyup gözettiğinin ispatıdır. Kur’an-ı Kerim’de “…Şüphesiz Rabb’im, her şeyi koruyup gözetendir.” (Hûd suresi, 57. ayet.) buyurularak bu konuya dikkat çekilmiştir.
Yaratılmışların içinde insanın ayrı bir yeri vardır. Allah (c.c.) insana akıl ve irade vererek sorumluluk yüklemiştir. İnsanın üzerine aldığı sorumluluğun hakkını verebilmesi için Rabb’ini tanıması, emir ve yasaklarını öğrenmesi gerekir. Bu konuda da yüce Allah (c.c.) insanlara peygamberler ve ilahi kitaplar göndererek yol göstermiş, hem dünyada hem de ahirette mutluluğunu hedeflemiştir. Bu ilahi rehberlik, Allah’ın (c.c.) insanlara bir lütfudur. Çünkü insan, şeytan ile baş başa kaldığında yanlış yollara saparak Rabbinden uzaklaşabilir. Kur’an-ı Kerim’de “Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın. Çünkü O işitendir, bilendir.” (Fussilet suresi, 36. ayet.) buyurularak insan, şeytanın saptırmalarına karşı uyarılmaktadır.