Her toplumun, dil, edebiyat, sanat ve felsefe anlayışının oluşturduğu bir kültürü vardır. Örf ve âdetler de bir toplumun kültürel öğelerindendir. Örf; bir toplumun tarihi boyunca uygulana gelen ve nesilden nesile aktarım yoluyla öğrenilen değer, alışkanlık ve davranışlardır. Âdet ise bir davranışı, uygulamayı bir önceki nesilden görüldüğü gibi uygulama alışkanlığını ifade eder. Örf ve âdetler bir toplumun duygu, düşünce, tutum ve davranışlarını belirleyen yazısız kural ve uygulamalarıdır
Tarihi süreç içerisinde oluşan örf ve adetlerin ortaya çıkmasında pek çok faktör mevcuttur. Din, bu faktörlerin en önemlilerindendir. Bu nedenle kültürümüzdeki birçok uygulama dinden etkilenmiştir. Ad koyma, sünnet, mevlit, cenaze, nişan ve evlilik merasimleri ile bayram, taziye ve hasta ziyaretleri gibi uygulamalar kültürümüzün bir öğesi olmakla beraber kaynağını dinden almaktadır. Ayrıca toplumumuz anne ve babaya saygılı olmak, selamlaşmak, akrabayı ziyaret etmek ve vatanını korumak gibi değerlere hem örfünün hem de dininin gereği olarak hayatında yer verir. “…Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katında mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak selam verin…” (Nûr sûresi, 61. ayet.) ayeti selamlaşma geleneğimizin dini alt yapısı olduğunu göstermektedir.
Sünnet ve evlilik merasimleri dinimizin gereği olan uygulamalardır. Kültürümüzde bu merasimler eş, dost ve akrabanın davet edildiği, davet sahibinin gelenlere ikramda bulunduğu bir şölen havasında düzenlenir. Gereksiz harcama, gösteriş ve israftan kaçınıldığı müddetçe, güzel paylaşımlar, birlik ve beraberliği destekleyen dinimiz için de güzel uygulamalardır.
Dinimiz ve kültürümüz için bir diğer güzel uygulama ise yeni doğan çocuğa ad koyma merasimidir. Ülkemizde en çok kullanılan adlar arasında Hz. Peygamber (s.a.v.) ve soyunun isimleri yer almaktadır. Bunun yanı sıra sahabe isimleri de kullanılmaktadır. Dinimiz anlamı güzel ve bir insana uygun olmak kaydıyla millî ve kültürel değer taşıyan isimlerin de kullanılması hususunda insanları serbest bırakmıştır. İsim koyma merasimi, çocuğun sağ kulağına ezan okuyup sol kulağına kamet getirdikten sonra isminin söylenmesi şeklinde gerçekleştirilen bir merasimdir.
İslam dini, dinin esaslarına aykırı olmamak şartıyla kültürümüzün bir parçası olan örf ve âdetleri benimseyip, yaşatmak konusunda kişiyi serbest bırakır. Dinin özüne aykırı inanış ve uygulamalar ise ya zaman içerisinde kaybolmuş ya da din veya dinin özünü anlayamamış insanların uğraşı olarak kalmıştır. Kan davası gütme, evlendirilen kız için başlık parası isteme, türbeye adak adama, dileğinin gerçekleşmesi için ağaç vb. nesneye çaput bağlamak gibi inanış ya da uygulamalar hem aklın hem de dinin reddettiği uygulamalardır.
Örf ve âdetler bir toplumu bir arada tutan öğelerden biridir. Din de bu beraberliği sağlamlaştıran önemli bir unsurdur.