İslam kültürüne ait temel unsurlardan biri tasavvufi yorumlardır. Tasavvuf daha çok İslam’ın ahlaki boyutunu ön plana çıkaran, kalbe Allah sevgisini yerleştirmeyi amaç edinen bir düşünce akımıdır. Bu düşünce akımı Hz. Peygamberin yaşantısına uygun bir hayat tarzının Müslümanlar arasında hâkim olmasını ister. Sade bir şekilde yaşamaya önem verir. İnsanı ahlaki yönden yüceltmeyi, böylece ona Allah’ın sevgisini kazandırmayı amaç edinir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında Müslümanlar her türlü lüks ve gösterişten uzak, sade bir hayat yaşıyorlardı. Ellerindeki imkânlarla yetiniyor, dünya malına tamah etmiyorlardı. Gereksiz harcama yapmak yerine mal veya paralarının fazlasını fakirlere dağıtmayı tercih ediyorlardı.
Allah Resulü’nün vefatından sonraki dönemde hızlı bir fetih hareketi başladı. Yeni ülkeler, zengin ve verimli topraklar fethedildi. Müslümanlar da zamanla iyice zenginleşti. Artan ekonomik imkânlara paralel olarak bazı Müslümanlar lüks içinde yaşamaya başladılar. Zamanla bu alışkanlık daha da yaygınlaştı. İnsanların bir bölümünün lüks içinde yaşaması, aşırı zenginliğe sahip olması İslam âlimleri arasında tartışmalara neden oldu.
Bazı âlimler, manevi duyguları körelten, dinî değerlere bağlılığı azaltan lüks yaşam tarzının İslam’a aykırı olduğunu vurguladılar. Müslümanların, Hz. Peygamber zamanındaki sade hayat tarzına tekrar yönelmesi gerektiğini savundular. Çevrelerindeki kişilere lüks ve savurganlıktan kaçınmayı, Hz. Peygamberin sünnetine uymayı, dünya malına fazla önem vermemeyi öğütlediler. Müslümanları ahiret hayatını düşünmeye, güzel ahlaklı olmaya, kalp temizliğine önem vermeye çağırdılar. İşte zamanla bu İslam âlimlerinden bazılarının düşünceleri toplumda daha çok kişi tarafından benimsenerek sistemli hâle getirildi. Böylece tasavvufi yorumlar oluştu. Yesevilik, Kadirilik, Nakşibendilik, Mevlevilik, Alevilik-Bektaşilik İslam düşüncesinde ortaya çıkmış tasavvufi yorumlardan başlıcalarıdır.