Din, insan hayatında çok önemli rol oynayan, tarihin bütün devirlerinde ve bütün toplumlarda daima var olan evrensel ve köklü bir olgudur.
Yaratılıştan kaynaklanan ve insanın tarihi kadar eski olan sorulara, en doğru cevabı yalnızca din verebilir. İnsan, kendisini yaratan, kontrol eden ve hesaba çekecek olan aşkın bir varlığa inandığı için diğer insanlara ve tabiata karşı davranışlarında kendini kontrol eder. Yalnızca kendi çıkar ve menfaatlerini gözetmez. Din, insanın doğuştan beraberinde getirdiği fıtri bir duygudur. İnsanın sığınma, güvenme ve yakarma duygusunu ancak din karşılar. Din, içine düştüğü yalnızlık ve çaresizlik karşısında insana ümit, teselli ve güven sağlayan bir sığınaktır.
Din, insanın yaptığı yanlışlıklar nedeniyle içine düştüğü vicdan azabını hafifletecek ve kendisini affettirecek bir güce olan ihtiyacını karşılar. Din, vicdan duygusunu harekete geçirerek, insanı kötülükten alıkoymaya ve iyiliğe teşvik etmeye çalışır. Bir bakıma din duygusu, insan vicdanında bir kontrol aracıdır. Bu sayede insan sadece açık değil, gizli kötülüklerden de uzak durur, iyi ve güzel işler yapmaya yönelir.
Din, insanın sosyal ve doğal çevreyle uyum içinde yaşamasını sağlar. Mesela doğal çevrenin tahrip edilmesi, ilahî düzene karşı gelmekle eşdeğer görülür. Din, insanları iyiye ve güzele iletme konusunda hukuki ve ahlaki ilkeler ortaya koyar. Din, toplumsal yapının tesisi ve devamını sağlar. Böylece toplumun geleceğini temin etme açısından önemli bir işlev görür.