İslamofobi, İslam ve Müslümanlara karşı kin, nefret veya düşmanlık besleme veya onlara güvenmeme, onlardan şüphe duyma, İslam’dan korkma şeklinde tanımlanabilir. Batı ülkelerinde yapay olarak “inşa edilmiş” bir korku olarak ortaya çıkan “İslamofobi” yeni bir durum olarak görünse de öncelikle İslam korkusu Avrupa’da yeni ve özel bir durum değildir.
İslam’ın ortaya çıkıp yayılmasının ardından, Müslümanların Hıristiyan toplumların egemenliği altındaki toprakları fethetmesi ile İslam ve Müslümanlar, Hıristiyan dünyası tarafından öteki olarak algılanmış, zaman zaman da kendileri için tehdit ve düşman olarak görülmüşlerdir. Arapların İspanya’yı fethinden beri ya da Osmanlının Avrupa içlerine ilerleyişinden bu yana İslam’a veya Müslümanlara dair bir korkudan söz etmek mümkündür. Tarihte Müslüman ve Hıristiyanlar arasında yaşanmış bazı olay ve savaşların özellikle Haçlı Savaşlarının İslamofobik davranışların ortaya çıkmasında oldukça önemli bir rolü bulunmaktadır. Avrupa’da Aydınlanma Dönemi’nde özellikle aydınlar ve filozoflar arasında başlayan oryantalist ve ırkçı görüşler Afrikalılara ve diğer Müslümanlara karşı son derece yaygındı. Irkçı ve dine karşı bu görüşler zamanla Avupa’da yaşayan Müslümanlara ilişkin olumsuz ve önyargılı yaklaşımlara neden olmuştur.
İletişim teknolojisinin gelişmesi ve küreselleşme ile birlikte bir taraftan farklı dil, din ve kültürlerden insanların İnternet üzerinden rahatça iletişim kurmasını kolaylaştırırken, diğer taraftan da Avrupa ülkelerinde İslam karşıtlığı, milliyetçi ve ırkçı hareketlerin yükselişine neden olmuştur. Batı’nın İslam karşıtlığı propagandası, İslomofobik tutum ve davranışlar, gerçek İslam dininin öğretisine göre değil, bazı Müslüman ülkelerdeki yanlış davranışlar üzerinden yapılmaktadır. Avrupa’da yükselmekte olan İslamofobi, yabancı düşmanlığı ve göçmenlere yönelik saldırılar ile el-Kaide, Deaş, Boko Haram gibi terör gruplarının terörist saldırıları da Müslümanlar ile Batılılar arasında çatışma senaryoları ve teorilerini savunanların görüşlerine hizmet etmektedir. (Murat Aktaş, “Avrupa’da Yükselen İslamofobi ve Medeniyetler Çatışması Tezi”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, C13, s. 31-54.)
Barış dini olan İslam’ı şiddet odaklı göstermek, Kur’an’daki cihat ayetlerini cihadı ‘‘haksız yere’’ savaşmak şeklinde yorumlamak, İslamofobiyi destekleyen bir yaklaşım biçimidir. Günümüzde İslamofobik tutumlar sadece Avrupa ve Amerika değil Asya ülkelerinde de görülmeye başlanmıştır. İslamofobi, burada yaşayan Müslümanlara karşı sözlü, fiili taciz ve saldıralara neden olmaktadır. İslam’ın birincil kaynaklardan doğru bir şekilde, araştırılarak öğrenilmemesi ve bazı kötü niyetli söylemler İslamofobi sebeplerinin başında yer alır. İslam dininin terörle birlikte anılmaması ve Müslümanlara yönelik ırkçı ve İslamofobi tutumlarla karşılaşmamak için İslam’ı Kur’an ve Peygamberimizin (s.a.v.) sünnetinden öğrenmek zorunludur. Ayrıca Müslümanların İslam’ı doğru bir şekilde yaşaması ve diğer insanlara bu konuda iyi ve güzel örnek olması önemli bir vazifedir.