Allah’ın (c.c.) yarattığı varlıklar içinde en üstün kişi, şüphesiz Peygamber Efendimizdir. Allah (c.c.) en çok onu sevmiş ve ona “Habibim” diyerek iltifat etmiştir.65 Ebedî kurtuluş rehberimiz Kur’an’ı ona indirmiştir. Bütün insanlığa doğru yolu o göstermiştir. Allah (c.c.) onu en güzel örnek ve ideal bir şahsiyet olarak biz insanlara takdim etmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) hayatını biz insanların kurtuluşu için büyük zorluklara sabrederek geçirmiştir. Allah (c.c.) kendisine ulaşmamıza vesile olan Efendimizi (s.a.v.), ruh ve beden olarak en güzel biçimde yaratmış, âlemlere rahmet olarak göndermiştir.66 Kur’an’da onun mü’minlere karşı engin bir şefkat ve merhametle dolu olduğu bildirilmiştir.67 Peygamber Efendimize (s.a.v.) karşı teslimiyet, muhabbet ve sünnetine ittiba gibi bazı vazifelerimiz vardır.
Teslimiyet
Teslimiyet, boyun eğmek, itirazsız bir şekilde kabul etmek demektir. Peygambere teslimiyet ise, ona inanan kişinin samimiyetle onun beyan ettiği hükümlere teslim olmasıdır. Peygamber Efendimize vazifelerimizin başında ona tam bir teslimiyet gelir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) Allah (c.c.) yolunun rehberidir. Teslimiyetin zıddı olan karşı gelmek ise doğru yoldan sapmak demektir. Allah Teâlâ ayette şöyle buyurur: “Hayır, Rabbine andolsun ki, onlar aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda (ey Resulüm) seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslîmiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.”68 Allah’a (c.c.) iman edenler peygambere tam bir teslimiyet içinde olmalıdır. Bu konuda Allah (c.c.) “Kim Peygamber’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur…”69 buyurmuştur.
Muhabbet
Peygamber Efendimize karşı vazifelerimizden biri ona muhabbet beslememizdir. Allah (c.c.) Müslümanların peygamber sevgisini şöyle açıklar: “Peygamber mü’minler nazarında kendi canlarından daha önce gelir…” 70 Allah Resulü (s.a.v.) bu seviyeyi hakiki iman olarak açıklamıştır: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, sizden biriniz, ben kendisine; anasından, babasından, evladından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça gerçek anlamda iman etmiş olamaz.”71 Peygamberimiz kendisini çok seven kimseler ile ilgili şu müjdeyi vermiştir: “Ümmetim içinde beni en çok sevenlerin bir kısmı benden sonra gelenler arasından çıkacaktır. Onlar beni görebilmek için mallarını ve ailelerini fedâ etmeye can atarlar.”72 buyurmuştur. Müslüman bir kimse Peygamber (s.a.v.) muhabbetinin tabii bir sonucu olarak onun ehl-i beytini de sevmelidir. Çünkü bir kimseye duyulan sevgi, onun sevdiği şeyleri de sevmeyi gerektirir. Buna en layık olan da Peygamber Efendimizdir. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ’yı, size nimetler verdiği için sevin. Beni, Allah’ı sevdiğiniz için sevin. Ehl-i beytimi de beni sevdiğiniz için sevin!”73 Bu hadisten, ehl-i beyt sevgisinin Allah (c.c.) ve Resulü’nü (s.a.v.) sevmenin gereği olduğu anlaşılmaktadır.
Resulullah Efendimize sevgimizin bir diğer işareti ise ona salat ve selam getirmektir. Çünkü seven sevdiğini çok anar. Salât, duâ, tazim ve rahmet anlamındadır. Bir ayette şöyle buyrulur: “Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na salavât getirin ve tam bir teslîmiyetle selam verin.”74 Burada Allah’ın (c.c.) salatı, ona rahmet etmesi, meleklerin salâtı onun için istiğfar etmeleri, bizlerin salatı ise Efendimizin (s.a.v.) Allah (c.c.) katındaki makamının yükseltilmesi için dua etmesi olarak açıklanır. Efendimiz (s.a.v.) kendisine selam verenin selamını alacağını haber vermiştir.75 Bir başka hadisinde ise, “… Bana salat-ü selam getiriniz. Zira nerede olursanız olun, sizin salat-ü selamınız bana ulaşır.”76 buyurmuştur.
Sünnete İttiba
Peygamber Efendimize vazifelerimizden biri de sünnetine uymaktır. Sünnet, izlenen yol, yöntem, örnek alınan uygulama, gidişat demektir. Dini terim olarak sünnet Resulullah’ın sözleri, yaşayışı ve sahabileri tasdikidir. Bunlar da iman, ibadet, insanlarla ilişkiler ve adab konularını kapsar. Sünnet Efendimizin (s.a.v.) hayat tarzıdır. Allah Teâlâ, kendisine olan sevgimizi, Peygamberi’ne (s.a.v.) tâbi olmamıza bağlamıştır: “(Resulüm) de ki: Eğer Allah’ı sevdiğinizi iddiâ ediyorsanız, bana tâbî olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı mağfiret buyursun.”77 Resulullah’a tabi olmak, onun sünnetlerine uymak, ona itaat etmekle mümkündür. Allah’a (c.c.) ve Resulü’ne (s.a.v.) itaat, imanın gereğidir.78 Bu kimselerin Kur’an’da “Zemininden ırmaklar akan cennetlere yerleştirilecekleri” 79 ve “yaptıkları iyi amellerin mükâfatını eksiksiz olarak görecekleri”80 haber verilir. Kur’an’a göre doğru yolda yürümek, Resulullah’a (s.a.v.) tabi olmaya bağlıdır. “… Ona tabi olun ki hidayete eresiniz.”81 Peygamberimizi (s.a.v.) örnek almadan doğru bir dini hayat yaşanamaz. Bunun için ayette şöyle buyrulur: “Andolsun ki, Resulullâh’ta sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnek vardır.”82 Peygamber Efendimizi örnek alabilmek için, onun hayatını iyi bilmek gerekir. Sünnete uymayanları Peygamberimiz (s.a.v.) şu sözleriyle uyarır. “… Sünnetimden yüz çeviren benden değildir.”83 “Size iki şey bıraktım, onlara tutunduğunuz sürece sapmazsınız: Allah’ın kitabı ve peygamberinin sünneti.”84 Allah’ın (c.c.) sevdiği kişiler, Hz. Peygamber’in (s.a.v.), edebiyle edeplenen, ahlakını ve davranışlarını kendine ölçü kabul eden kimselerdir. Onlar Efendimizin (s.a.v.) beğendiğini beğenir, dost edindiklerini dost edinirler, düşmanlık beslediğine düşman olurlar. Resulullah’ın “Bazılarına ne oluyor ki benim ruhsat verdiğim şeyleri yapmaktan çekiniyorlar!”85 hadisi, sünnet çizgisinin dışında bir Müslümanlık olmayacağına işaret eder.
65. bk. Tirmizî, Menâkıb, I, 3616.
66. bk. Enbiyâ suresi, 107. ayet.
67. Tevbe suresi, 128. ayet.
68. Nisâ suresi, 65. ayet.
69. Nisâ suresi, 80. ayet.
70. Ahzâb suresi, 6. ayet.
71. Buhârî, İman, 8.
72. Müslim, Cennet, 12.
73. Tirmizî, Menâkıb, 31/3789.
74. Ahzâb suresi, 56. ayet.
75. bk. Ebû Dâvûd, Menâsik, 96/2041.
76. Ebû Dâvûd, Menâsik, 96-97/2042.
77. Âl-i İmrân suresi, 31. ayet.
78. bk. Enfâl suresi,1. ayet; Nûr suresi, 51. ayet.
79. bk. Nisâ suresi,13. ayet.
80. bk. Hucurât suresi, 14. ayet.
81. A’râf suresi, 158. ayet.