Din, Kültür ve Sanat İlişkisi

Din, kültür ve sanat arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Din, içinde doğduğu kültürün temel unsurlarından etkilenir. İslam dini getirmiş olduğu inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla insanların hayat tarzını zenginleştirir ve şekillendirir. “Rabbimiz şüphesiz sen bunu boşuna yaratmadın.” (Âl-i İmrân suresi, 191. ayet.)

Bir medeniyetin inşası için dil, din, örf ve âdet gibi bazı temel unsurlar vardır. Her toplum kendine özgü bir medeniyet inşa eder. Müslüman toplumlarda, kendine özgü bir medeniyet inşa etmiş ve bunun temeline de Kur’an ve Hz. Peygamber’in sünnetini koymuştur. İslam dini, kültür ve sanat ilişkisinin mahiyetini belirlemiş, Müslüman toplumlarda buna göre İslam medeniyetini oluşturmuşlardır.

İslam Hz. Peygamber’in (s.a.v.) tebliğiyle birlikte önce Arap Yarımadası’nda sonra diğer Müslüman toplumlarla dünya üzerinde hızla yayılmıştır. Bunun sonucunda İslam farklı coğrafyalarda farklı kültür ve milletlerle karşılaşmış ve her toplumun kültürü ve sanat anlayışından hem etkilemiş hem de etkilenmiştir. İslam dini temelde kendi inanç, ibadet ve ahlak prensipleri ile hareket edilmesini emrederken İslam’ın yasaklamadığı alanlarda da gelişmesine izin vermiş; hat, tezhip, ebru ve minyatür gibi sanat dallarının da gelişmesine yardımcı olmuştur. İslam medeniyeti bu özelliği sayesinde çeşitli zenginlikleri içinde barındıran bir kültür ve medeniyet inşa etmiştir.

Kur’ân’da belirtildiği üzere en büyük sanatkâr Allah’tır (c.c.). Allah (c.c.), kâinatı ve kâinatın küçük örneği kabul edilen insanı, üstün yeteneklerle donatarak “en güzel biçimde” (ahsen-i takvim) yaratmış ve Müslümanları kendilerini ve çevresini güzelleştirmekle sorumlu tutmuştur. Bu konuda Peygamberimizin (s.a.v.) “Allah güzeldir, güzeli sever.” (Müslim, İman, 147.) hadisi Müslümanlara yol göstermiş ve bu doğrultuda hareket ederek mimari, musiki, minyatür, hat gibi sanatın her dalında İslam’a özgü ve güzel eserler ortaya koymuşlardır. (Mustafa Bektaşoğlu, Anadolu’da Türk İslam Sanatı, s.12.) İslam medeniyeti İslam’ın dünya görüşünün dilidir. Bu dilin göz önünde bulundurduğu husus tevhid olmuştur. İster mimari ve hüsnühat gibi görsel alanda olsun ister ezan, ilahi ve şiir gibi işitsel ve edebî alanda olsun, bütün sanatlar tevhid anlayışını temel almıştır. Buna göre sanatın uyduğu en temel ilke tevhid olmuştur. İslam sanatı, iman tecrübesine dayanan boyutuyla insanın kendini gerçekleştirmesinin son derece önemli bir aracı olarak ortaya çıkar. Daha açık bir ifadeyle, medeniyetimizin estetik tezahürleri olan sanat eserleri, ortaya çıkış süreçlerinde sanatçının Allah’ın (c.c.) iradesine bağlı bir kalem ucu, bir sadâ, bir çekiç darbesi olduğu duyarlılığı ile ortaya konmuş eserlerdir. Bunlar en son bizim anlayışımızda Rahmanı tecelli ile buluşmanın göstergeleri olarak yer alırlar. Değil mi ki her şey fanidir. (Turan Koç, İslam Estetiği ve Sanatı, s.63)

İslam medeniyeti diğer kültürleri taklit eden bir medeniyet olmamış, kendine has yöntemler ortaya koymuştur. Peygamberin (s.a.v.) rehberliğinde kendi kıblesini, kendi mabedini, kendi ezanını, kendi mimarisini, kendi el sanatlarını, kendi şehirleşmesini oluşturmuştur. İslam sanatının çeşitlerine bakıldığında daima tevhid bilinci içerisinde hareket edildiği, şirk ve küfrü çağrıştıracak en küçük unsurlardan dahi uzak durulduğu görülür. İslam sanatı ve zanaatında daima salih amel (güzel davranış) niyeti ve gayreti öne çıkar. Sanatkâr yaptığı her şeyi ahiret yatırımı olarak düşünür. Sanatkâr, eserinin yaşadığı sürece “amel defterinin açık kalmasını sağlayacak bir sadakai cariye” olması arzusuyla en uygun olan tasarımı gerçekleştirmeye çalışır. İslam sanatı İslam ahlakıyla tam bir uyum içinde gelişmiştir. Sadelik, ferahlık, faydalılık, kullanışlılık, tevazu, doğal ve tasarruf İslam sanatçılarının vazgeçilmez prensipleri haline gelmiştir. (Hadislerle İslam, C 7, s. 542.)

İslam kültür ve sanatı yeni bir medeniyet oluştururken bazı temel prensipler üzerine kurulmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:

1. İslam kültür ve sanatı Kur’ân ve hadis kaynaklıdır. Başta Allah (c.c.) inancı olmak üzere İslam’ın temel esasları kültür ve sanatı etkilemiştir. Namaz ibadeti cami ve mescidlerin mimari yapısına, hutbe ve vaaz ise mihrap ve minberin, ezan ise minarelerin yapımına etkisi olmuştur.

2. İslam medeniyetindeki mimari süslemelerinde soyutluk ön plandadır. İslam sanatının en özgün niteliği tevhid, soyut bir varlık olan Allah (c.c.) inancı etrafında gelişir. Bu ilkeye göre İslam sanatı soyut bir karakter kazanmış ve bu yönde gelişmiştir. Müslüman sanatkârlar Allah’ı (c.c.) asla resim veya heykel ile somut kalıplar içinde tasvir etmemişlerdir. İslam dünyasında putatapıcılığa yol açabileceği, tevhidi zedeleyeceği endişesi ile somut nitelik taşıyan resim ve heykel sanatına sıcak bakılmamıştır.

3. İslam medeniyeti tefekkür (düşünce) ve geometriye dayanır. İslam sanatında tefekkürün en önemli amacı sonsuzluğa ulaşmaktır. Allah’a (c.c.) ulaşma düşüncesi Müslüman sanatkârın daima temel amacı olmuş ve duygularını da, en güzel biçimde süslemede dile getirmiştir.

4. İslam medeniyeti inancın temel ilkelerinden olan dünyanın faniliği (geçici), ahiretin bakiliği (sonsuz) üzerine kurulmuştur. Sözgelişi, bir minyatürde yer alan figürler âdeta dondurulmuş bir rüya gibidir. Bu durum dünya hayatının geçiciliğinin İslam sanatındaki yansımasıdır.

5. Müslümanlar, mimari eserlerinin hemen her karesini muhakkak fonksiyonel, dinî veya sosyal bir ihtiyaç üzere yapmışlardır. Bu çerçevede lüks ve israftan kaçınmışlardır. Bu ilke gereğince, dünyanın çeşitli medeniyetlerindeki şehirlerde görülen boş ve geniş şehir meydanlarının yerini İslam şehirlerinde daha fonksiyonel ve yararlı görülen şadırvan, çeşme veya sebil almıştır. (İbrahim SARIÇAM- Seyfettin ERŞAHİN, “İslam Medeniyeti Tarihi, s. 252-253.)

İslam sanat ve kültüründe öne çıkan bazı prensipler:

1. Sanat eserlerinde Allah’ın (c.c.) birliği (tevhid) vurgulanmıştır.
2. Süslemelerde somut şekil yerine soyut ve şekil kavramlara yer verilmiştir.
3. Mimaride özellikle sadelik, sağlamlık, fonksiyonellik ve estetik ön planda tutulmuştur.
4. Doğal dengeyi ve kültürü bozan eserlerden uzak durulmuştur.
5. Kullanılan malzemenin doğal ve sağlam olmasına dikkat edilmiştir.

Yorum yapın