Anne, Baba ve Büyüklere Saygının Önemi

Bizleri özenle ve en güzel şekilde yaratan Yüce Allah’tır (c.c.). Anne ve babamız ise varlık sebebimizdir, dünyaya gelmemize vesile olan kişilerdir. Hayatta bize en yakın olan kişiler anne ve babamızdır. Onlar bizi çok sever, bizim için her türlü fedakârlığı yaparlar. Sağlıklı beslenmemiz, iyi bir eğitim almamız için ellerinden gelen çabayı gösterirler. Hastalandığımızda sabahlara kadar baş ucumuzda beklerler. Maddi ve manevi ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için gece gündüz çalışırlar.

Anne ve babamızın bizim üzerimizde çok hakkı vardır. Onların hakkını ne yapsak ödeyemeyiz. Onları memnun edecek şey, bizim maddi ve manevi bakımdan iyi durumda olmamızdır. Onlara göstereceğimiz güler yüz, söyleyeceğimiz tatlı sözdür. Yaşlandıklarında hâl ve hatırlarını sormamız, sık sık arayıp ilgilenmemiz, kendilerini ziyaret etmemizdir.

“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır. Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.” (Lokmân suresi, 14-15. ayetler.)

Rabb’imiz (c.c.) anne ve babamıza saygısızlık etmeyi yasaklamaktadır. Yüce Allah (c.c.), bu konuyla ilgili bir ayette şöyle buyurmaktadır: “Rabb’in, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın onlara ‘Öf!’ bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.” (İsrâ suresi, 23. ayet.) Anne ve babamız bize nasıl sevgi ve şefkatle yaklaşıyorlarsa biz de onlara aynı şekilde karşılık vermeliyiz. Onlara karşı güler yüzlü, tatlı dilli olmalıyız.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de anne ve baba hakkı üzerinde önemle durmuştur. Allah Resulü (s.a.v.), anne ve babaya iyi davranmayı tavsiye etmiş, onlara saygısızlıkta bulunmanın ve asi olmanın günah olduğunu belirtmiştir. Bir hadisinde, “Anne ve babasına asi olan kimse cennete giremez.” (Nesâî, Eşribe, 46.) buyurarak Müslümanları uyarmıştır. Başka bir hadisinde de “Allah’ın rızası, anne-babanın rızasındadır. Allah’ın gazabı da anne-babanın gazabındadır.” (Tirmizî, Birr, 3.) buyurmuştur.

Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.) bir gün sahabilerine, “Büyük günahların en büyüğünü size haber vereyim mi?” buyurdu. Ashab-ı kiram, “Evet, bildir ya Resulallah!” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’a şirk koşmak ve anne-babaya isyan etmek.” Ardından da “Dikkat edin, bir de yalan söylemek ve yalan yere şahitlik etmektir.” diye ekledi. (Buhârî, Edeb, 6; Müslim, İman, 143.)

Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gün, “Burnu yerde sürtünsün, burnu yerde sürtünsün, burnu yerde sürtünsün.” buyurdu. Bunu duyan sahabiler, “Kimin ya Resulallah!” diye sordular. Hz. Peygamber (s.a.v.) de “Anne ve babasından biri veya her ikisi yanında ihtiyarladığı hâlde onların rızasını alıp cennete giremeyen kimsenin.” buyurdu. (Müslim, Birr, 9; Tirmizî, Daavât, 101.)

Anne ve babamıza olduğu gibi diğer büyüklerimize de saygısızlık etmemeliyiz. Büyüklerimiz hem bizden yaşça büyüktürler hem de daha tecrübelidirler. Anne ve babamıza olduğu gibi onlara da saygılı olmak dinimizin emridir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde, “Büyüklerimize saygı göstermeyen, küçüklerimize şefkat ve merhametle muamele etmeyen bizden değildir.” (Tirmizî, Birr, 15.) buyurmuştur. Başka bir hadisinde de “Allahü Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lütfeder.” (Tirmizî, Birr, 75.) buyurarak bizleri yaşlılara saygı göstermeye yönlendirmiştir. Kendisi de büyüklerine her zaman saygı göstererek bize örnek olmuştur. Örneğin Mekke’nin fethinde Hz. Ebû Bekir (r.a.), yaşlı babası Ebû Kuhâfe’yi Müslüman olmak için Hz. Peygamber’in (s.a.v.) huzuruna götürünce Resulullah (s.a.v.), “Şu ihtiyarı buraya kadar yormayıp evinde bıraksaydın ben onu ziyaret ederdim.” buyurur. Hz. Ebû Bekir (r.a.) ise “Onun size gelmesi daha uygundur.” diye cevap verir. (İbn-i Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, C 4, s. 25.)

Yaşlılar daha hassas ve alıngan olurlar. Bu sebeple onlara saygılı olmalı, bunu da söz ve davranışlarımızla göstermeliyiz. Örneğin toplu taşıma araçlarında büyüklerimize yer vermeliyiz. Yoldan karşıya geçerken, eşyalarını taşırken onlara yardım etmeliyiz. Huzurevlerinde kalan yaşlıları ziyaret etmeli, onların gönüllerini almalıyız. Akrabalarımızdan yaşlı olanları fırsat buldukça ziyaret etmeli, onların duasını almaya önem vermeliyiz.

Yorum yapın