Kur’an-ı Kerim’in temel konularından biri inançtır. Kur’an, inanılması gereken esasların neler olduğunu, imanın nasıl olması gerektiğini, iman etmenin ve etmemenin sonuçlarını açıkça ortaya koyar.
İslam’ın inanç esasının temelini tevhit oluşturur. Kur’an’ın en sık üzerinde durduğu konulardan biri, Allah’ın (c.c.) birliği yani tevhittir. Kur’an’a göre evrendeki mükemmel yaratılış ve eşsiz düzen, Allah’ın (c.c.) birliğinin en açık delilidir. Yüce kitabımızın birçok ayetinde Allah’ın (c.c.) bir olduğu, eşinin, benzerinin ve denginin bulunmadığı belirtilir. Örneğin bir ayette, “İlahınız bir tek Allah’tır. Ondan başka ilah yoktur. O Rahmân’dır, Rahîm’dir.” (Bakara suresi, 163. ayet.) buyrulur.
Kur’an-ı Kerim’de, nelere iman edilmesi gerektiğini açıklayan birçok ayet yer almaktadır. Örneğin Bakara suresinde yer alan bir ayette şöyle buyrulmaktadır: “Peygamber, Rabb’inden kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz…” (Bakara suresi, 285. ayet.) Başka bir ayette de inanç esaslarıyla ilgili şu bilgiler verilmekte ve iman etmemenin sapkınlık olduğu şöyle belirtilmektedir: “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamber’ine, Peygamber’ine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.” (Nisâ suresi, 136. ayet.)
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) kendisine, “İman nedir?” diye sorulduğunda şu cevabı vermiştir: “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere yani hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna da inanmandır.” (Buhârî, İman, 1; Müslim, İman, 1.)
Kur’an-ı Kerim, insanların yanlış inançlarını da eleştirir. Örneğin yüce kitabımız, Hristiyanların ve Yahudilerin bazı yanlış inançlarını şöyle açıklamaktadır: “Yahudiler, ‘Üzeyr Allah’ın oğludur.’ dediler. Hristiyanlar da ‘Mesih (İsa) Allah’ın oğludur.’ dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan batıla) döndürülüyorlar!” (Tevbe suresi, 30. ayet.) buyrulur.
Kur’an-ı Kerim, imanın bir bütün olduğunu, inanç esaslarının bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamanın kabul edilemeyeceğini belirtir. Bu konuyla ilgili bir ayette Rabb’imiz (c.c.) şöyle buyurur: “…Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.” (Bakara suresi, 85. ayet.)
İman (inanç), insanı insan yapan, hayata yön veren, söz ve davranışlara anlam ve kıymet kazandıran en önemli değerdir. İman etmemiş bir insanın yaptığı iyiliklerin, ortaya koyduğu güzel davranışların Allah (c.c.) katında hiçbir değeri yoktur.
“…Her kim de inanılması gerekenleri inkâr ederse bütün işlediği boşa gider. Ahirette de o, ziyana uğrayanlardandır.” (Mâide suresi, 5. ayet. )