Hz. Osman Kimdir?

Hz. Osman (r.a.), ilk Müslümanlardandır ve Müslümanların üçüncü halifesidir. Fil Olayı’ndan altı yıl sonra Taif’te dünyaya gelmiştir ve Sevgili Peygamberimiz’den (s.a.v.) altı yaş küçüktür. Kureyş kabilesinin Ümeyyeoğulları koluna mensuptur. Babası, Kureyş kabilesinin zengin tüccarlarından Affan idi. Annesi Ervâ binti Küreyz ise Resulullah’ın (s.a.v.) halasının kızıdır. Ticaretle uğraşan Hz. Osman (r.a.), Mekke’nin önde gelen tüccarları ve zenginleri arasındaydı. Mekke’de okuma yazma bilen sınırlı sayıdaki kişiden biri olan Hz. Osman (r.a.), Resulullah’ın (s.a.v.) vahiy kâtiplerindendi.

Hz. Osman (r.a.), İslam davetinin ilk yıllarında Hz. Ebu Bekir (r.a.) vesilesiyle İslam’la tanıştı ve Müslüman oldu. Mekke’nin ileri gelenlerinden ve zengin tüccarlarından biri olduğu için onun Müslüman olması, şehirde yankı buldu. Bazı akrabaları onu dininden döndürmek için uğraştılarsa da bunda başarılı olamadılar. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) kızı Rukiyye (r.a.) ile evlendi. Böylece Allah’ın Resulü’ne (s.a.v.) akraba ve damat olma şerefine nail oldu. 615 yılında Habeşistan’a hicret eden sahabiler arasındaydı. Burada bir süre kaldıktan sonra Mekke’ye geldi, ardından da Medine’ye hicret etti. Bedir Savaşı’nda Resulullah (s.a.v.) onu, hasta kızının yanında olması için Medine’de bıraktı. Allah Resulü’nün (s.a.v.) Bedir’den dönüşünde Hz. Osman’ın (a.s.) eşi Rukiyye (r.a.) vefat etti. Allah Resulü (s.a.v.), kızı Rukiyye’nin (r.a.) vefatından sonra diğer kızı Ümmügülsüm’ü (r.a.) Hz. Osman (r.a.) ile evlendirdi. Bu sebeple Hz. Osman’a (r.a.) zinnûreyn (iki nur sahibi) de denilmiştir. 630 yılında Ümmügülsüm (r.a.) de vefat edince Hz. Peygamber (s.a.v.) evlenecek bir kızı daha olsa onu da Hz. Osman (r.a.) ile evlendireceğini belirtmişti.

Hz. Osman (a.s.) yumuşak huylu, edep ve hayâ sahibi bir kişiliğe sahipti. Son derece mahcup, utangaç, edepli bir insandı. Hiç kimseye kötü davranmaz, kaba ve nezaketsiz davranışlarda bulunmazdı. Kavgacılıktan, geçimsizlikten hoşlanmazdı. O, insanları kırıp incitmemeye son derece özen gösterirdi. Güler yüzlü, iyi geçimli, sakin bir kişiydi. İnsanları azarlamaz, onlara kötü davranmazdı. Hz. Osman’ın (r.a.) yumuşak huyluluğu ve hayâsı, en fazla öne çıkan özellikleri arasındaydı. Hz. Peygamber (s.a.v.) de onun bu özelliklerini takdir ederdi.

Hz. Osman (r.a.) bir gün Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yanına girmek için izin istemiştir. Onun geldiğini öğrenen Resulullah (s.a.v.) hemen yatağından doğrulmuş, üstünü başını düzeltmiştir. Bunun sebebini soran eşi Hz. Aişe’ye (r.a.), “Osman son derece hayâ sahibi, utangaç biridir. Ben hiç istifimi bozmadan onu içeri aldığım takdirde bana arzusunu söylemeden gider, diye endişe ettim. Kendisinden meleklerin hayâ ettiği bir kimseden ben hayâ etmeyeyim mi?” (Müslim, Fedâilü’s-Sahabe, 26.) buyurmuştur. Başka bir hadisinde de “Her peygamberin cennette bir refiki (arkadaşı) vardır. Benim cennetteki refikim de Osman’dır.” (Tirmizî, Menâķıb, 19; İbn-i Mâce, Muķaddime, 11.) buyurarak Hz. Osman’ı (r.a.) övmüş ve ona iltifat etmiştir. Hz. Osman’ın (r.a.) en önemli özelliklerinden biri de cömertliğiydi. Bu büyük sahabi, elindekileri hayır yolunda harcamayı çok severdi. Malını, imkânlarını Allah (c.c.) yolunda sarf etmekten mutluluk duyardı.

Başta akrabaları olmak üzere çevresindeki kişilere cömertçe ikramlarda bulunurdu. Onun cömert ve hayırsever bir insan olduğunu gösteren birçok olay vardır. Örneğin Medine’ye hicretten sonra Müslümanlar içme suyu sıkıntısı yaşıyorlardı. Herkes gibi Hz. Osman (r.a.) da bu duruma çok üzülüyordu. Medine’de Rûme kuyusu vardı ama o da bir Yahudi’ye aitti. Peygamberimiz (s.a.v.), “Rûme kuyusunu kim açarsa ona cennet vardır.” (Buhârî, Fedâil-u Ashâb, 47.) buyurmuştu. Bunun üzerine Hz. Osman (r.a.), Rûme kuyusunu Yahudi’den satın aldı ve Müslümanların yararlanması için vakfetti. Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) halifeliği döneminde yaşanan bir kıtlıkta 1. 000 deve yükü buğday, kuru üzüm ve zeytinyağı ile Medine’ye dönen kervanındaki erzakın tamamını, muhtaç durumda olan ve sıkıntı çeken Müslümanlara dağıttı.

Bizans’a karşı düzenlenen Tebük Seferi’nde de Hz. Osman’ın (r.a.)n cömertliğinin boyutları açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu sefer, Müslümanların birçok zorluk yaşadığı bir döneme rastlamıştı. Hava sıcaktı, kıtlık söz konusuydu ve orduyu donatacak, sefere yollayacak yeterli imkân yoktu. Bu gibi zorluklar sebebiyle Tebük Seferi için hazırlanan ordu, Ceyşü’l-Usre (zorluk ordusu) olarak da adlandırılmıştır. İşte böyle bir ortamda Resulullah (s.a.v.), ashabını topladı, onlardan yardım istedi ve fedakârlık etmeleri için sahabilerini teşvik etti. Hz. Osman (r.a.) ayağa kalktı ve “Ey Allah’ın Resulü! Yüz deve, çuvalıyla, semeriyle Allah rızası için bendendir.” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) ordu için tekrar bağışta bulunmaya teşvik etti. Hz. Osman (r.a.) yine kalkıp “Ey Allah’ın Resulü! Çuvalıyla, semeriyle iki yüz deve Allah rızası için bendendir.” dedi. Sonra Resulullah (s.a.v.), bağışta bulunmaları için ashabını yine teşvik etti. Hz. Osman (r.a.) üçüncü kez ayağa kalktı ve “Ey Allah’ın Resulü! Benden üç yüz deve, çuvalıyla, semeriyle Allah rızası için bağışımdır.” dedi. Bu olayı anlatan sahabi Abdurrahman b. Habbab (r.a.) şöyle dedi:

Resulullah’ı (s.a.v.) minberden inerken gördüm. Hem iniyor hem de “Bu hayırdan sonra Osman’ın yapacağı hiçbir şey, onun aleyhine olmaz.” diyordu.(Tirmizî, Menâkıb, 19.) Resulullah (s.a.v.), Tebük için büyük fedakârlık yapan ve son derece cömert davranan Hz. Osman (r.a.) için “Allah’ım! Osman’dan razı ol, çünkü ben ondan razıyım.”(İbn-i Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, C 3, s. 217; İbn-i Kesir, es-Sîretün-Nebeviyye, s. 586.) buyurarak dua etmiştir.

Hz. Osman (r.a.), Kur’an-ı Kerim’i baştan sona ezbere bilen sahabilerden biriydi. Onun Kur’an-ı Kerim’e de büyük hizmetleri olmuştur. Hz. Osman (r.a.), İslam coğrafyasının genişlemesiyle ortaya çıkan kıraat farklılıklarının sebep olduğu tartışmaları önlemek için Kur’an’ı çoğaltmıştı. Onun halifeliği döneminde, Hz. Ebu Bekir (r.a.) zamanında toplanan Kur’an-ı Kerim çoğaltıldı. Mekke, Basra, Kûfe, Yemen, Şam ve Bahreyn’e gönderildi.

644 yılında, Hz. Ebu Bekir (r.a.) ve Hz. Ömer’den (r.a.) sonra halife seçilen Hz. Osman (r.a.), on iki yıl boyunca hilafet görevinde bulundu. Onun halifeliğinin özellikle ilk yarısında birçok fetih yapıldı ve İslam toprakları çok genişledi. Müslümanlar zenginleştiler ve İslam coğrafyasında refah arttı. Ancak halifeliğinin ikinci yarısında İslam dünyasında iç karışıklıklar ortaya çıktı. Bunlarla uğraşıldığı için fetih hareketleri çok sınırlı düzeyde kaldı. Çıkan iç karışıklıklar neticesinde Hz. Osman (r.a.), 656 yılında Medine’deki evinde Kur’an okurken şehit edildi.

Yorum yapın