Toplumda genellikle cinlerle ilişkilendirilen birçok batıl inanç ve uygulama vardır. Ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyü bunlardan başlıcalarıdır.
Ruh Çağırma
Toplumda sıkça görülen batıl inanç ve uygulamalardan biri ruh çağırmadır. Buna göre kâhin, medyum gibi bazı kimseler ölen kişilerin ruhlarıyla iletişim kurduklarını, onlardan gelecekle ilgili bilgiler aldıklarını iddia etmektedirler. Bu amaçla da kendileri gibi düşünen insanlarla ruh çağırma seansları düzenlemektedirler.
Batıl bir inanç olan ruh çağırma uygulamasını benimseyen insanlar bir masanın etrafında toplanmakta, ışıkları söndürüp ölen bir kişinin ruhunu çağırmaktadırlar. Ruhun geldiğine inanan bu kişiler, ondan gelecekle ilgili haber aldıklarını iddia etmektedirler.
Ruh çağırma uygulaması bilimsel açıdan imkânsız, dinî açıdan ise boş, batıl bir inançtır. Dinimize göre ölen bir insanın ruhunun yeniden dünyaya dönmesi ve geleceğe ilişkin bilgiler vermesi mümkün değildir. Allah kelamı Kur’an’da, ölen bir kişinin dünyaya dönmesinin mümkün olmadığı şöyle açıklanmaktadır: “Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: ‘Rabb’im!’ der, beni geri gönder. ‘Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.’ Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.” Dinimize göre gelecekle ilgili durumları Allah’tan başka kimsenin bilmesi mümkün değildir. Tüm bu nedenlerle ruh çağırma uygulaması dinimiz açısından yanlıştır. İslam inancına göre ölen kişiler, ancak ahiret günü, Allah (c.c.)’ın izniyle yeniden dirilirler. O zamana kadar da dünyaya tekrar dönmeleri söz konusu değildir.
Falcılık
Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası gibi şeylere bakarak anlam çıkarma uğraşısına verilen addır. Fal bakıp insanların geleceğine ilişkin yorumlar yapıp bilgiler veren kişilere falcı, kâhin, medyum gibi isimler verilir. Dinimize göre fala bakmak da baktırmak da doğru bir davranış değildir. İslam inancına göre geleceği yalnızca Allah (c.c.) bilebilir. Yüce kitabımız Kur’an’da yer alan, “De ki: Göklerde ve yerde, Allah’tan başka kimse gaybı bilmez…” ayeti bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca kutsal kitabımızda falcılığın kötü bir davranış olduğu belirtilmektedir. Bu konuyla ilgili olarak bir ayette, “Ey iman edenler!… fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” buyrulmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadisinde, “Kim falcıya gider de fal baktırır ve falcının dediklerini doğrularsa Hz. Muhammed’e indirileni (vahyi) inkâr etmiş olur.”
Batıl inançların toplum üzerinde birçok olumsuz etkisi vardır. Falcı, medyum, kâhin gibi adlarla anılan kişiler, insanları kandırmakta ve onları sömürmektedirler. İnsanları tembelliğe, miskinliğe yönlendirmekte, gerçekleşmesi mümkün olmayan beklentiler içine sokmaktadırlar. Böylece kişiler boş hayaller peşinde koşmaktadırlar. Bizler bunun bilincinde olmalıyız. Geleceğimizi fal gibi batıl inançlara göre yönlendirme yanlışına düşmemeliyiz. Çalışıp çabalamalı, üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Aklın, bilimin ve yüce dinimizin yol göstericiliğinden faydalanmaya önem vermeliyiz. Kötü durumlarla karşılaşmamak için aklımızı kullanmalı, dinimizin emirlerine uymalı, düşünerek hareket etmeliyiz. Dinimizin de bizden böyle davranmamızı istediğini unutmamalıyız.
Sihir ve Büyü
Sihir ve büyü, insanlık tarihinin ilk dönemlerinden itibaren hemen her toplumda görülen iki uygulamadır. Büyü, tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurduğu birtakım gizli işlem ve davranışlara denir. Halk arasında büyü ve sihir genellikle aynı anlamda kullanılmaktadır. Bu, bir noktaya kadar doğrudur. Ancak sihirde, büyüden farklı olarak el çabukluğu ve hokkabazlık daha belirgindir.
Büyü yapan kimseler, doğaüstü birtakım güçlerle ilişki kurduklarını, onlarla iş birliği yaptıklarını iddia etmektedirler. Böylece insanları kandırmakta, çaresiz durumda kalan kişileri sömürmektedirler. İnsanlar başkalarına zarar vermek, eşlerin arasını açmak, hastalıktan kurtulmak, bir kişinin düşünce ve davranışlarını yönlendirmek gibi amaçlarla büyü yaptırmaktadırlar. Yapılış amacı ne olursa olsun büyü bilimsel ve dinî temeli olmayan yanlış bir uygulamadır. Batıl bir inanıştır.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Kim (sihir maksadıyla) bir düğüm vurur, sonra da onu üfleme sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer…” Başka bir hadisinde de “İnsanı helake sürükeyen yedi şeyden sakının: Allah’a şirk koşmak, sihir ve büyü yapmak, Allah’ın haram kıldığı bir cana kıymak, faiz yemek, savaşta düşmandan kaçmak, yetim malı yemek, evli, iffetli bir kadına zina isnadında bulunmak.”
Dinimize göre sihir ve büyü yapmak da yaptırmak da kötü bir davranıştır, günahtır. Kutsal kitabımızda büyünün kötü bir uygulama olduğu vurgulanmakta, bundan kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.(3) Ayrıca inancımıza göre Allah (c.c.) dilemedikçe hiç kimsenin bir başkasına yarar sağlaması ya da zarar vermesi söz konusu değildir. Kur’an-ı Kerim bizlere, büyücü ve üfürükçülerin kötülüklerinden korunmak için Allah’a sığınmamız gerektiğini belirtmektedir.
Sonuç olarak bizler de batıl inançlardan uzak duralım. Dinimize aykırı olan bu inançların insanları tembelliğe, boş hayallere yönelttiğini unutmayalım. Böylesi boş inançlara yönelen kimselerin dinî ilkelerden uzaklaşacağını, verimliliklerini yitireceğini her zaman dikkate alalım. Boş inançlarla uğraşmak yerine, dinimizin temel kaynağı Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamberimizin (s.a.v.) hadislerini okuyalım.
Yayınlanma tarihi ve yazarı söyleyebilir misiniz? Ödevimizde kullanacağız da kaynak göstermek için gerekli.
Kaynak için site adresimizi kullanabilirsiniz. Yazılar site editörlerimiz tarafından düzenlenmektedir.