Yüce Allah (c.c.), insanların akıllarını kullanıp doğru yolu bulmaları ve hakka uymaları için insanlık tarihinin her döneminde vahiy göndermiştir. O, kullarını hiçbir dönemde sahipsiz bırakmamış, gönderdiği peygamberlerle, vahiylerle onları sürekli uyarmıştır. Bu husus bir ayette şöyle belirtilir: “Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (Aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir.).” (Kasas suresi, 51. ayet.)
Cenab-ı Allah (c.c.), insanı akıllı ve irade sahibi bir varlık olarak yaratmış, ona pek çok nimet vermiştir. Bunun yanı sıra Rabb’imiz (c.c.) insanı sorumlu bir varlık olarak yaratmıştır. “…Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.” (Nahl suresi, 93. ayet.) ayetinde bu durum açıkça ifade edilmektedir. Rabb’imiz (c.c.), insana sorumluluklarını hatırlatmak; ona iyiyi, güzeli ve doğruyu göstermek için tarih boyunca peygamberler aracılığıyla vahiy göndermiştir.
İnsan, üstün özelliklere sahip akıllı bir varlıktır. O, aklı sayesinde yeni bilgiler öğrenip kendini geliştirebilir. Varlıkların yapısı ve özellikleri, tabiatta meydana gelen olayların sebepleri hakkında araştırma ve incelemeler yapabilir. Medeniyetler kurup bilimsel ve teknolojik alanda ileri düzeyde gelişmeler sağlayabilir. Ancak insanın, aklıyla bilemeyeceği şeyler de vardır. Örneğin insan; kâinata bakarak, varlıkları inceleyerek, evren üzerinde düşünerek yüce bir yaratıcının yani Allah’ın (c.c.) varlığını kavrayabilir. Ama Allah’ın (c.c.) sıfatlarının neler olduğunu, ona nasıl kulluk edeceğini bilemez. İşte Rabb’imiz (c.c.), insana kendisini tanıtmak için vahiy göndermiştir. Kullarından kendisine ibadet etmelerini istemiş, nasıl ibadet edeceklerini de gönderdiği vahiyler ve peygamberler vasıtasıyla açıklamıştır.
Tarih boyunca insanlar, çeşitli etkenler sebebiyle zaman zaman hak yoldan sapmışlar, yanlış inançlara yönelmişlerdir. Bazen Güneş’e, Ay’a, gök cisimlerine, putlara vb. varlıklara tapmışlardır. İşte Rabb’imiz (c.c.), insanın yanlış inançlara yönelmemesini, Allah’ın (c.c.) gösterdiği hak yola uymalarını sağlamak için vahiy göndermiştir. Bu husus bir ayette şöyle ifade edilir: “Allah, kendi emriyle melekleri, kullarından dilediği kimseye vahiy ile ‘Benden başka tanrı olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve benden korkun.’ diye gönderir.” (Nahl suresi, 2. ayet.)
İlahi vahyin gönderiliş amaçlarından biri de insanı ibadete, güzel davranışlara, hayırlı amellere yöneltmektir. Yeryüzünde hayrın hâkim kılınmasını, şerrin de ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Kur’an-ı Kerim’de bu hususu dile getiren birçok ayet yer almaktadır. Örneğin bir ayette Rabb’imiz (c.c.), Peygamber Efendimizden (s.a.v.), insanlara şöyle demesini istemektedir: “De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlah’ınızın, sadece bir İlah olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabb’ine kavuşmayı umuyorsa iyi iş yapsın ve Rabb’ine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” (Kehf suresi, 110. ayet.) Cenab-ı Allah (c.c.), sadece Muhammed ümmetine değil, bizden önceki topluluklara da benzer emirler vermiştir.