İnsan, maddi ve manevi yönü olan bir varlıktır. Bu sebeple de onun hem maddi hem de manevi ihtiyaçları vardır. Yemek, içmek, giyinmek, barınmak vb. insanın maddi ihtiyaçlarındandır. Yalnızca maddi ihtiyaçlarını karşılamak onun mutlu olması için yeterli değildir. Bunun yanı sıra insanın manevi ihtiyaçlarının da karşılanması gerekir. İnanmak, ibadet etmek, yüce bir varlığa sığınmak, bağlanmak, güvenmek vb. de insanın manevi ihtiyaçlarındandır. Manevi ihtiyaçların en önemlilerinden biri de sevgidir. İnsanın, mutlu olabilmek için sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı vardır. Sevmeyen, başkaları tarafından sevilmeyen insan ne kadar varlıklı ve sağlıklı olursa olsun mutsuz, huzursuz olur.
Sevgi, insanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygudur. Bu duygu, insanları birbirine bağlar. Sevginin olduğu yerde yüzler güler, üzüntüler neşeye dönüşür, acılar çabuk unutulur, sıkıntılar kolayca hâlledilir, kalpler kaynaşır.
Sevgi duygusu, insanın mutlu olmasındaki en önemli etkenlerden biridir. Bu duygu, insanı iki şekilde mutlu eder. Birincisi severek, ikincisi ise sevilerek mutlu olmaktır. Kalbi sevgi dolu olan ve varlıklara sevgiyle bakabilen kişilerin içinde, insanı huzursuz eden kin, düşmanlık, kıskançlık, hırs gibi kötü duygular barınamaz. Böyle kişiler, başta insanlar olmak üzere bütün canlılara, tüm varlıklara sevgiyle yaklaşırlar. Sevme duygusu insanı olumlu etkiler. Başkalarını, çevremizdeki varlıkları sevdiğimizde içimize huzur dolar. Her şeye sevgiyle bakıp severek yaklaştığımızda hem kendimizle hem de çevremizle barışık ve uyumlu bir insan oluruz. Bu da bize huzur ve mutluluk verir.
Sevilmek de insanı mutlu eder. Anne-babamızın, öğretmenlerimizin, çevremizdeki insanların bizi sevdiğini bilmek içimizi rahatlatır. Bize huzur ve güven verir. Yalnız olmadığımızı, onların her zaman yanımızda olduğunu hissettirir. Bir sıkıntı yaşadığımızda, sorunla karşılaştığımızda bizi seven insanların olduğunu bilmek o sorunu kolayca çözmemizi sağlar. İnsanları sevmeyen kişiler her şeye olumsuz bakarlar. Çevrelerindeki güzellikleri göremez ve hissedemezler. Başkaları tarafından sevilmeyen kişiler güvensizlik ve yalnızlık duygusuna kapılırlar. Bu da onları mutsuz ve huzursuz eder.
Sevmekle sevilmek arasında yakın bir ilişki vardır. Sevgi, sevgiyi doğurur. Sevmek, öyle yüce bir duygudur ki başkalarına da yansır. Dolayısıyla insanlara sevgiyle yaklaşanlar, onlardan da sevgi görürler. Aynı şekilde çocukların sevmeyi öğrenebilmeleri için sevgiye ihtiyaçları vardır. Sevgiyi yeterince tadamayan, ailesi ve çevresi tarafından yeterli sevgi gösterilmeyen çocukların, ileriki yaşlarında insanlara sevgiyle yaklaşamadıkları bilinen bir gerçektir.
İslam dini sevgiye büyük önem verir. Dinimize göre sevgi, Allah’ın (c.c.) büyük bir nimetidir ve aynı zamanda onun varlığının delillerindendir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de yer alan bir ayette şöyle buyrulur: “Kaynaşmanız için… aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de onun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (Rûm suresi, 21. ayet.)
Atatürk, insan sevgisine ve barışa çok önem veren bir liderdi. Onun barışa verdiği önemin temelinde insan sevgisi yer almaktadır. Atatürk; sevgiyi, hoşgörüyü birlikte yaşamanın ve barışın temel şartı görmüştür. İnsanların kin ve nefretten uzaklaşacak şekilde eğitilmelerini istemiştir. Sevgiye verdiği önemi çeşitli sözlerinde dile getiren Atatürk bir sözünde, “İnsanları mutlu edecek tek vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirini sevdirerek karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir.” (Atatürkçülük, C 1, s. 319.) demiştir.