Hak ve Özgürlüklerin Kullanımı

Herkes doğuştan itibaren temel haklara sahiptir. İnsanın sahip olduğu haklar ve özgürlükler, ilk planda kendisini mutlak hürriyet sahibi bir varlık olarak görmeye sevk edebilir. Ancak insan aynı zamanda sorumlu bir varlıktır. Hakları ve özgürlükleri yanında vazifeleri ve sorumlulukları da vardır. Hakların ve özgürlüklerin kullanımı sınırsızca, hiçbir kanun ve kural tanımaksızın, herkesin kendince belirleyebileceği bir alan değildir. Kamu düzenin sağlanabilmesi için öteden beri din, hukuk, ahlak ve gelenekler insanlara sınırlar çizmiştir. Her insan kendisi için istediği hakları ve özgürlükleri kullanırken kendisine çizilen bu sınırlar dahilinde kalmaya çalışmalı, başkalarına zarar vermeden ve kamu düzenini bozmadan haklarını ve özgürlüklerini kullanmalıdır.

Haklar ve özgürlükler, sorumluluklarla ve sınırlamalarla anlamlıdır. Sorumlulukları gözetmeyen ve sınır tanımayan özgürlük yaklaşımları kamusal düzenin bozulmasına yol açar. Sınırsız ve keyfi özgürlük arayışı toplumda güven duygusunu zedeler; insanlar arası ilişkilerde var olması gereken sevgi, saygı, dostluk, kardeşlik gibi olumlu yaklaşımlar kaybolur. Toplumda emniyet ve güven duygusu ortadan kalkarsa kargaşa başlar, birlik ve beraberlik duygusu zarar görür. Bu konuda Mustafa Kemal Atatürk’ün özgürlüğe getirdiği şu tanım, hürriyetin mutlak olamayacağını vurgulamaktadır: “Kişisel hürriyet mutlak olamaz, bir başkasının hak ve hürriyeti ve milletin ortak çıkarları kişisel hürriyeti sınırlar. Hürriyet, başkasına zarar vermeyecek her türlü davranışta bulunmaktır.” (Atatürkçülük, C 1, s. 177.)

Sorumluluklarının bilincinde olan bir insan, özgürlükleri kullanma konusunda diğer insanların sahip olduğu hakları göz önünde tutarak duyarlı davranır. Kendi haklarını aradığı kadar haksızlığa uğrayan insanların hakkını savunmayı da bilir. Yasalarla güvence altına alınan haklar konusunda toplumsal bilincin yükseltilmesinde ve hak ihlallerinin engellenmesinde vatandaşlık görevlerini yerine getirir.

Hak ve özgürlüklerin kullanımında kişi hiçbir zaman başkasının hak ve özgürlüklerini ortadan kaldıracak yollara başvuramaz. Haksızlığa uğrayan kişiler, kendi hak arama anlayışları doğrultusunda haksızlık yapanlardan intikam almak adına kanunsuz ve hukuksuz girişimlerde bulunamaz. Kişilerin bireysel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması ancak kamu düzeni, genel asayiş, kamu yararı, genel ahlak ve sağlığın korunması gibi durumlarda kabul edilebilir. Keyfi sınırlandırmalar, hukuka aykırı uygulamalar, hak ve özgürlüklerin kullanımına engel teşkil edemez. Yöneticilerin böylesi uygulamalara meylettiği zamanlarda insanlar yargı yoluna başvurarak haklarını arayabilirler.

İslam dininde her konuda olduğu gibi hakların ve özgürlüklerin kullanımında da belirli ölçüler getirilmiş, sınırlar çizilmiş ve gözetilmesi gereken haklara dikkat çekilmiştir. Örneğin kişi, özgürlüklerini kullanırken başkalarına zarar veremeyeceği gibi kendisine zarar verecek davranışlardan da sakınmalıdır.

Yorum yapın