Bütün varlıkları Allah (c.c.) yaratmıştır. Her şey varlığını Allah’a (c.c.) borçludur.43 Kur’an-ı Kerim’de “Göklerde ve yerde olan herkes Rahman (olan Allah’ın) huzuruna birer kul olarak gelecektir.”44 buyrulmaktadır.
Yüce Allah kullarına bir lütuf olarak bazı haklar vermiştir.45 Bu haklara kul hakkı denir. Yüce dinimiz İslam, kul haklarına saygı gösterilmesini ister. Kul haklarını çiğnemenin büyük bir günah olduğunu haber verir. Dinimize göre, kul hakkını çiğneyen kimse hak sahibi hakkını helal etmediği sürece affedilmez.46 Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kim kardeşine haksızlık etmişse, onunla helâlleşsin …”47 buyurarak bu konuda bizleri uyarmıştır. Müslüman, kul haklarının kendisi için büyük bir sorumluluk olduğu bilinciyle davranır.
Kul hakkı dendiğinde insanlara ait haklar akla gelir. Bunun yanında hayvanların, bitkilerin ve diğer tüm varlıkların da hakları vardır. İnsanlar bu varlıklara karşı da sorumludurlar.
İnsanlar Arası ilişkilerde Kul Haklarını Gözetmek
Müslüman her konuda olduğu gibi insan ilişkilerinde de dengeli ve adaletli olmaya çalışır. Bencillikten uzak durmak için elinden geleni yapar. Başkalarına yardım ederek iyilik duygusunu güçlendirir. Müslüman kendisi için istediğini diğer insanlar için de ister. Kendisi için istemediğini başkaları için de istemez.48
Müslüman her insanın yaşama hakkı olduğuna inanır. Yüce dinimiz İslam’a göre haksız yere bir cana kıymak bütün insanlığı öldürmek gibidir ve en büyük günahlardandır. Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c.) “… Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur…”49 buyurarak bu konuda bizleri uyarmaktadır. Yaşama hakkı sadece birini haksız yere öldürmekle çiğnenmez. İnsanın beden ve akıl sağlığına zarar veren her türlü davranış da kul hakkına neden olur. Uyuşturucu, içki gibi zararlı maddeler insanlara zarar verdiği için haram kılınmıştır. İnsanın daha çok kazanmak için yiyecek ve içeceklere zararlı maddeler katması da haramdır ve kul hakkıdır. Peygamber Efendimiz “… Bizi aldatan bizden değildir.”50 buyurarak Müslümanın asla böyle bir şey yapamayacağını bizlere haber vermiştir.
İnsanların canları gibi mal ve mülkleri de dokunulmazdır. Hırsızlık yaparak veya gasp ederek insanların malını çalmak büyük günahtır. Haksız olduğunu bile bile, yalan ifadeyle, yalancı şahitlik yaparak veya sahte belgelerle bir kimsenin malını elinden almak da kul hakkıdır. Müslüman kendisinin olmayan bir eşyaya asla elini uzatmaz. Vicdanının sesine kulak vererek kendisini o eşyanın sahibi yerine koyar.
Bulduğu bir eşyayı ancak sahibine teslim etmek için alır. Haksız kazancın haram ve kul hakkı olduğunu bilir. “… Müslüman, elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyendir…”51 hadisine uyarak kendisine yakışan biçimde davranır. İnsanların özel hayatlarına saygı göstermemek, onların ayıplarını, kusurlarını araştırmak da Müslümana yakışmaz. Peygamber Efendimiz “Zandan sakının! Zira zan, yalanın ta kendisidir. Birbirinizin sözlerine kulak kabartmayın. Birbirinizin özel hâllerini araştırmayın. Birbirinizle üstünlük yarışı içine girmeyin. Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.”52 buyurarak bizleri bu kötü davranışlardan sakındırmıştır.
Müslüman, insanın saygınlığına zarar veren her davranışın kul hakkı olduğu bilinciyle daima iyiliği tercih eder. Rabbimiz “Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın…”53 buyurarak insan onurunu zedeleyen davranışlardan uzak durmamızı istemiştir. Bizler de günlük hayatımızda kul hakları konusunda çok hassas olmaya çalışmalıyız.
Kul hakları konusundaki tutum ve davranışlarımızın toplumsal sonuçları da vardır. Bir toplumda kul haklarına özen gösterilmediğinde insanlar kendilerini değersiz hissederler. Birbirlerine güvenemezler. Her zaman endişe içinde olurlar. Can ve mal güvenlikleri olmadığı için de mutsuz ve huzursuz olurlar. Sevgi, saygı ve güvenin ortadan kalktığı yerlerde toplumsal birlik ve bütünlük sağlanamaz.
Bu da toplum yapısını zayıflatarak tehlikelere açık hâle getirir. Kul haklarına riayet edilen bir toplumda insanlar kendilerini değerli hissederler. Can ve mal güvenliği olduğu için mutlu ve huzurlu olurlar. Kul hakları konusunda dikkatli bireylerden oluşan bir toplum birlik ve beraberlik içinde olur. Zorluklara karşı birlikte hareket edebilir. Bizler de bulunduğumuz yerlerde kul haklarına özen göstererek üzerimize düşen sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz.
Çevremizde Bulunan Varlıkların Haklarını Gözetmek
Sevgili Peygamberimiz, canlı cansız bütün varlıklara sevgiyle bakmıştır. Hayvanlara, bitkilere, doğaya değer vermiş ve bunu söz ve davranışlarıyla da göstermiştir. Bir hadisinde “Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah’tan korkun…”54 buyurarak canlılara karşı davranışlarımızdaki sorumluluğumuza dikkat çekmiştir. Bir diğer hadiste ise “Hiçbir kişi yoktur ki bir serçeyi yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun hesabını sormasın!”55 buyurarak hayvanlara karşı davranışlarımızdan hesaba çekileceğimizi haber vermektedir.
Peygamberimiz sebepsiz yere zararsız hayvanların öldürülmesini yasakladığı gibi onlara eziyet etmeyi56 ve eğlence maksatlı yapılan hayvan dövüşlerini de yasaklamıştır.57 Sevgili Peygamberimiz Müslümanları ağaç dikmeye teşvik ederek Medine’yi yeşillendirmeye çalışmıştır.58
Hayvanlar ve bitkiler insanlara sağladıkları pek çok faydanın yanı sıra doğaya kattıkları güzelliklerle de sevgiyi hak etmektedirler. Müslüman çevresinde bulunan tüm canlılara değer verir. Gereksiz yere hiçbir canlıya zarar vermez. Onların da kendisi gibi can taşıdığını unutmaz. Doğayı kirletmez ve doğanın dengesini bozacak davranışlardan uzak durur. Bütün mahlûkata Allah’ın kulları gözüyle bakar ve onların kul haklarını çiğnemez.
43 bk. Zümer suresi, 62. ayet.
44 Meryem suresi, 93.ayet.
45 bk. Tirmîzî, Vesâyâ, 5.
46 bk. Buhari, Mezalim, 10.
47 Buhârî, Rikak, 48.
48 bk. İbn Mâce, Zühd, 24.
49 Mâide suresi, 32. ayet.
50 Müslim, İman, 164.
51 Ahmed İbn Hanbel, Müsned, VI, 22.
52 Müslim, Birr, 28.
53 Hucûrât suresi, 11. ayet.
54 Ebû Dâvud, Cihad, 44.
55 Nesâî, Sayd, 34.
56 bk. İbn Mâce, Zebâih, 10.
57 bk. Tirmizî, Cihad, 30.
58 Ahmed İbn Hanbel, Müsned, III, 184.