Allah (c.c.) kullarının acı çekmesinden ve sıkıntıya düşmesinden memnun olmaz. Sürekli mutlu ve sevinçli olmamızı ister. Ancak en sevdiği insanlar olan peygamberlere bile bazı hastalıklar verdiğine göre bunda başka hikmetler vardır. Ayrıca yarattığı her şeyde sayısız hikmetler bulunan Rabb’imiz hastalığı da anlamsız ve sebepsiz olarak vermemiştir.
Hastalık her şeyden önce Rabb’imizin (c.c.) bize verdiği nimetlerin değerini anlamamıza vesile olur. Herhangi bir uzvu ya da organı hastalanan biri bu organlarının ne kadar kıymetli ve sağlıklı yaşamak için ne büyük bir nimet olduğunun farkına varır. Bu sebeple insan öncelikle sağlıklı olduğu için Allah’a (c.c.) şükretmeli ve sağlığının kalıcı olması için Rabb’inden (c.c.) yardım istemelidir. Hastalanınca da Allah’ın (c.c.) her hastalık için bir şifa yarattığını bilerek tedaviye başvurur. Tedavide kullanılan yöntemlerin ve ilaçların birer sebep, asıl şifa verenin ise Allah (c.c.) olduğunu bilerek sağlığına kavuşmak için ona dua eder. Sağlıklı iken şükreden, hastalanınca tedaviye başvurup Allah’tan (c.c.) şifa dileyen insan, Allah’a (c.c.) gönülden bağlılığı nedeniyle imtihanı başarmış olur.
Kişi hastalıklara ve başına gelen musibetlere karşı sabırlı olmalıdır. Kur’an-ı Kerim’in bir ayetinde bununla ilgili şöyle buyrulur: “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!”(Bakara suresi, 155. ayet.) Peygamberimiz (s.a.v.) de nimetlere şükreden, sıkıntıları ise sabırla karşılayan müminleri överek şöyle buyurmaktadır: “Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü onun her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır. Sevinecek olsa şükreder, bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı gelecek olsa sabreder, bu da onun için hayır olur.”(Müslim, Zühd, 64.)
Hastalıklar Allah’a (c.c.) şükretmemize vesile olur. Zira hastalık bazen bir bazen de birkaç organımızı etkileyebilir. Böyle durumlarda bir an bütün organlarımızın sağlığını kaybettiğini düşünerek “Allah (c.c.) beterinden saklasın.” temennisiyle dua etmeli, Allah’tan (c.c.) sağlık ve afiyet dilemeliyiz. Nitekim Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) sık sık yaptığı dualardan biri şöyledir: “Allah’ım! Senden dünya ve ahirette af ve sağlık istiyorum.”(Ebu Davud, Edeb, 110.) Biz de Peygamberimizi (s.a.v.) örnek alarak sık sık Allah’tan (c.c.) af ve sağlık dilemeliyiz.
Hastalıklara karşı gösterilen sabır, günahların affına ve sevap kazanılmasına da bir vesiledir. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde “Yorgunluk, hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar Müslüman’ın başına gelen her şeyi Allah, onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.”(Buhari, Merdâ 1, 3; Müslim, Birr 49.) buyurmuştur.
Hastalıktan kurtulmak için çeşitli tedavi yollarına başvururuz. Allah (c.c.) istemediği sürece bir hastalığın iyileşmesi imkânsızdır. Allah (c.c.) dilediği takdirde de verdiği tüm hastalıklar O’nun “Şafi” ismi ile ortadan kalkar. Kullandığımız ilaçların tümü Allah’ın (c.c.) yarattığı canlı ve cansız varlıklardan yapılmaktadır. Eğer Allahü Teâlâ dilerse ilaçlar hastalığın iyileşmesine vesile olur. Bu nedenle hasta birisi “Ya Şafi (Ey Şifa veren)” diyerek Allah’tan (c.c.) kendisine şifa vermesini istemelidir. Hasta, Allah’ın (c.c.) “Şafi” ismiyle dua ederek hastalıkların verdiği sıkıntılar karşısında sabreder, ümitle hayata tutunur. Çünkü inanan insan her şeyin Allah’ın (c.c.) izin ve iradesi doğrultusunda gerçekleştiğini bilir ve her zaman O’na sığınır, O’ndan yardım ister.