Mimari, belirli kurallar ve ölçüler çerçevesinde yapılar inşa etme sanatıdır. Müslümanlar bu sanat dalına büyük ilgi göstermişler; başta cami, medrese, han, hamam, köprü, kervansaray, aşevi, çeşme, şadırvan olmak üzere çok sayıda mimari eser ortaya koymuşlardır. İslam dünyasında mimari daha çok toplumsal ihtiyaçlara paralel olarak gelişmiştir. Ancak mimari eserlerde ihtiyaçların yanı sıra sağlamlık, dayanıklılık ve estetiğe de önem verilmiştir.
İslam tarihinde ilk cami Hz. Peygamberin Mekke’den Medine’ye hicreti sırasında yaptırdığı Kuba Mescidi’dir. Hz. Muhammed, Medine’ye ulaşınca da burada Mescid-i Nebi adı verilen camiyi inşa ettirmiştir. Dört Halife, Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde de Müslümanlar çok sayıda cami inşa etmişlerdir. Şam’daki Ümeyye Camisi ve Samerra Ulucami bunlara örnek olarak verilebilir.
İslam dünyasında mimari sanatının gelişmesinde Türklerin önemli katkısı olmuştur. Hatta denilebilir ki İslam mimarisi Selçuklular ve Osmanlılar zamanında zirveye ulaşmıştır. Hem Selçuklular hem de Osmanlılar sanat değeri yüksek, görkemli çok sayıda mimari eser yapmışlardır. Hâkim oldukları topraklarda camiler, medreseler, hanlar, hamamlar, köprüler, çeşmeler, kervansaraylar inşa etmişlerdir.
Bursa’daki Ulucami, İstanbul’daki Şehzadebaşı, Sultanahmet, Süleymaniye ve Fatih camileri, Edirne’deki Selimiye Camii, Sivas’taki Divriği Ulucamii Türk-İslam mimarisinin önemli örnekleri arasında sayılabilir. Konya’daki Karatay Medresesi, Erzurum’daki Çifte Minareli Medrese, Sivas’taki Gök Medrese de Müslüman Türklerin yaptığı ve günümüze kadar tüm ihtişamıyla ayakta kalan eserlere örnek verilebilir.