Dinimizin ilkelerine önem veren, güzel ahlaklı bir insan, sahip olduğu nimetlerin değerini bilmelidir. Allah’ın kendisine verdiği imkânlardan faydalanırken tutumlu olmalı, savurganlıktan kaçınmalıdır. Savurganlık hem birey hem de toplum açısından zararlı bir davranıştır. Savurganlık eden kişiler, sahip oldukları para, mal, zaman gibi imkânları sorumsuzca ve ölçüsüz biçimde kullanırlar. Harcamalarını denetim altına almaz, ihtiyaçlarından ve gereğinden fazla harcama yaparlar. Böyle kişiler lükse ve refaha düşkündürler. Sahip oldukları imkânların değerini bilmez, yoksul ve muhtaç durumda olanları düşünmezler. Savurgan kişiler imkânlarını bilinçli ve ölçülü kullanmadıkları için sahip oldukları şeyleri zamanla kaybedebilirler. Başkalarına muhtaç duruma düşüp yoksul hâle gelebilirler. Bu nedenle savurganlık her şeyden önce kişinin kendisi için zararlı bir davranıştır.
Savurganlık birey için olduğu gibi toplum için de çok zararlıdır. Çünkü bireyin sahip olduğu imkân ve zenginlikler, aynı zamanda topluma aittir. Bunun yanı sıra elektrik, su, doğal gaz gibi imkânları savurganca kullanan kişiler, kendilerine olduğu gibi topluma da zarar vermiş olurlar. Çünkü bu tür maddeler genellikle devletimiz tarafından yurt dışından satın alınmaktadır. İnsanlar bunları gereğinden fazla ve savurganca kullanırsa devletimiz ithalat için daha çok para ödemek zorunda kalır. Bu durum devletimizin eğitim, sağlık, ulaşım gibi alanlarda yeterli yatırım yapamamasına, vatandaşlarına kaliteli hizmet götürememesine yol açar. Ayrıca ülke ekonomisinin zayıflamasına neden olur. Ekonomisi güçlü olmayan ülkeler ise kalkınıp gelişemez.
Yüce dinimiz, tüm kötü davranışları olduğu gibi savurganlığı da yasaklamıştır. İslam dinine göre Allah (c.c.), insana pek çok imkân ve nimet vermiştir. İnsan yemeli, içmeli, Allah’ın verdiği nimetlerden faydalanmalıdır. Ancak bunu yaparken savurganlık etmemeye özen göstermelidir. Kutsal kitabımız da bizlere böyle davranmamız gerektiğini bildirir. Bu konuyla ilgili bir ayette şöyle buyrulur: “Ey âdemoğulları!… Yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” İslam dini, savurganlık gibi cimriliği de hoş görmemiş, harcamalarda orta yolun izlenmesini, ölçülü olunmasını istemiştir. Bununla ilgili bir ayette şöyle buyrulmuştur: “Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun.”
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de hayatı boyunca israftan kaçınmıştır. O, hem elindeki imkânların kıymetini bilmiş hem fakirlere yardım etmiştir. Aynı zamanda tutumlu olmaya da özen göstermiştir. Birçok hadisinde, bizlere de savurganlıktan kaçınmayı, sahip olduğumuz maddi ve manevi nimetlerin değerini bilmeyi öğütlemiştir. Örneğin Sevgili Peygamberimiz bununla ilgili bir hadisinde, “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin: İhtiyarlık gelmeden gençliğin, hastalık gelmeden sağlığın, fakirlik gelmeden zenginliğin, meşguliyet gelmeden boş vaktin, ölüm gelmeden hayatın.” buyurmuştur.