Yüce Allah (c.c.) insanı üstün ve şerefli bir varlık olarak yaratmıştır. Ona akıl, irade, kendini geliştirebilme, keşif ve icatlar yapabilme gibi özellikler vermiştir. Bu özellikleri sayesinde insan tarih boyunca medeniyetler kurmuş, yollar, fabrikalar ve barajlar inşa etmiştir. Kullandığımız telefonlardan bilgisayarlara ve devasa fabrikalara kadar her şey insanlar tarafından yapılmıştır. Ancak üzerinde yaşadığımız Dünya, evren ve gezegenler düşünüldüğünde insan aynı zamanda âciz bir varlıktır. Bu nedenle her insan hem Allah’ın kendine verdiği imkân ve özellikleri bilmeli hem de aynı zamanda âciz, güçsüz bir varlık olduğunu fark etmelidir. Sahip olduğu imkânlardan dolayı gurur ve kibire kapılmamalı, alçak gönüllü olmalıdır.
İslam dini bizlerden, bir insan olarak Allah’ın bütün kullarına değer vermemizi ister. Hiç kimsenin insan olmak bakımından diğer insanlara karşı herhangi bir üstünlüğü olmadığını belirtir. Her türlü gurur ve kibirden kaçınmamızı, alçak gönüllü olmamızı öğütler. Yüce kitabımız Kur’an’da bu konuyla ilgili olarak “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.” buyrulur.
Sevgili Peygamberimiz bir hadisinde, “Kimse kimseye karşı böbürlenmesin.” buyurarak bizlere kibirli davranışlardan kaçınmayı öğütler.
Hz. Muhammed (s.a.v.) hayatı boyunca insanlarla iyi ilişkiler içerisinde olmuştur. O, kimseye karşı kibirlenmemiş, tevazu sahibi olmayı ilke edinmiştir. Hiç kimsenin, kimseye karşı hangi sebeple olursa olsun kibirlenmemesi, üstünlük taslamaması gerektiğini vurgulamıştır. Peygamberimiz (s.a.v.), insanların mal, mülk, zenginlik, makam, mevki vb. nedenlerle kendilerini, başkalarından üstün görmesini her zaman eleştirmiştir. Bu konuyla ilgili bir hadisinde, “Allah, sizin ne dış görüşünüze ne de mallarınıza bakar. O, sadece sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.” buyurmuştur.