Muharrem Orucu

İslam dininde oruç ibadetine büyük bir önem verilir. Bu nedenle Müslümanlar arasında farklı zamanlarda çeşitli vesilelerle düzenli olarak oruç tutulduğu görülür. İşte muharrem orucu da bunlardan biridir. Muharrem kelimesi sözlükte, haram olan, haram kılınan, saygı duyulan, dokunulmaz, kutsal kabul edilen vb. anlamlara gelir. Dinî bir kavram olarak ise muharrem, hicri takvime göre senenin ilk ayına verilen addır. Bu ayda tutulan oruca da muharrem orucu adı verilir.

İslam kültüründe muharrem ayının ayrı bir yeri vardır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) muharremi “Allah’ın ayı” olarak nitelendirmiştir. Muharrem ayına ve bu ayda oruç tutmaya önem vermiştir. Genellikle muharremin 9, 10 ve 11. günlerinde oruç tutmuştur. Peygamberimiz bu konuyla ilgili bir hadisinde, “Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan muharrem ayında tutulan oruçtur.” buyurmuştur. Allah Resulü (s.a.v.) bu hadisiyle Müslümanları, muharrem ayında oruç tutmaya teşvik etmiştir.

Muharrem ayını önemli kılan bazı unsurlar vardır. Bunlardan biri, aşure gününün bu ayın içinde yer almasıdır. Aşure gününde bazı önemli olaylar gerçekleşmiştir. Örneğin Hz. Âdem Peygamber’in tövbesi bu günde kabul edilmiş, Nuh Tufanı bugün sona ermiş, Hz. İbrahim (a.s.) bugün ateşten kurtulmuş, Hz. Musa ve ona inananlar Firavun’un zulmünden bugün kurtulmuş, Hz. İsa da bugün dünyaya gelmiştir. Aşure gününde meydana gelen olaylardan biri de Kerbelâ’da yaşanmıştır. Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin ve onun ailesinden bazı kişiler, 10 Ekim 680’de Emevi askerleri tarafından Kerbelâ’da aç ve susuz bırakılarak katledilmiştir. Bu üzücü olay, mezhep farkı gözetmeksizin bütün Müslümanları derinden etkilemiştir. Alevi-Bektaşi düşüncesine mensup olanlar başta olmak üzere genel olarak bütün Müslümanlar asırlardır Hz. Peygamberin torunu ve ailesinin katledilişini unutamamış, onların yasını tutmuşlardır.

Alevi-Bektaşi kültüründe muharrem ayının oldukça önemli bir yeri vardır. Alevi-Bektaşiler Kerbelâ Olayı’nın gerçekleştiği muharrem ayını “matem ayı” olarak nitelendirmektedirler. Bu ayda yas tutmaktadırlar. Hz. Hüseyin ve evladının yaşadığı acı olay nedeniyle muharrem ayının ilk on iki günü Hz. Hüseyin ve aile fertlerinin aç ve susuz bırakılmasının anısına, su içmemekte, kurban kesmemekte, her türlü eğlenceden uzak durmaktadırlar. Muharremin on üçüncü gününde ise Kerbelâ’dan sağ kurtulan Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynelabidin’in hatırasına şükür kurbanı kesmekte ve aşure pişirip dağıtmaktadırlar. Müslümanlar muharrem ayında sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya da büyük bir önem verirler. Bu ayda yaşlıları, yetimleri, fakir ve kimsesizleri korumaya, gözetmeye, onlara maddi ve manevi açıdan yardım etmeye daha çok özen gösterirler. İnsanlar kestikleri kurbanları, pişirdikleri aşureleri komşularıyla ve ihtiyaç sahibi kimselerle paylaşırlar. Bu ve bunun gibi bütün uygulamalar da toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın güçlenmesine katkıda bulunmaktadır.

Yorum yapın