İnsan, Allah’ın (c.c.) varlıklar içerisinde en üstün yarattığı, müstesna bir varlıktır. İnsanların Allah’a (c.c.) karşı görevleri olduğu gibi birbirlerine karşı vazifeleri de vardır. Ayette mü’minlerin birbirlerine karşı görevleri şu şekilde ifade edilmiştir: “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostu ve yardımcısıdırlar. İyiliği emir ve tavsiye eder, kötülüklerin önünü almaya çalışırlar…” 90
Peygamberimiz (s.a.v.) insanların birbirine karşı vazifeleri hususunda şöyle buyurmuştur: “Müslüman’ın Müslüman üzerinde altı hakkı vardır. Karşılaştığında selam verir, davetine icabet eder, aksırdığı zaman elhamdülillah derse yerhamükallah der, hastalandığında ziyaretini yapar, öldüğünde cenazesinin ardından yürür, kendisi için sevdiğini o kardeşi için de sever.”91
Resulullah Efendimiz mü’minlerin birbirine karşı sorumluluklarını çok güzel bir benzetmeyle haber vermiştir. Mü’minleri binalara benzeten Efendimiz, onların birbirlerini sımsıkı tuttuğunu ifade etmiştir.92 Buna göre mü’minlerin toplum olarak birbirine kenetlenerek, güçlü olmalarını istemiştir. İslam, insanların can ve mal güvenliğini koruma altına aldığı gibi, ırz ve namusunu da koruma altına alır. İnsanların, inanç hürriyetini ve akıllarını korumak da esastır.
Bundan dolayı, bir Müslüman canı, malı, ırzı ve namusu, dini ve aklını korumak için, savaşmak zorunda kalırsa, öldüğünde şehit, kaldığında gazi olur. Müslüman başkalarını aşağılamaz, hor ve hakir görmez. Resulullah Efendimiz “Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.”93 buyurmuş, kibri de “hakkı inkâr ve insanların onurunu kırmak.”94 olarak tarif etmiştir. İnsanların en az bizim kadar sevgi ve saygıya layık olduğunu düşünerek, davranışlarımızı ona göre şekillendirmemiz gerekir. İnsanlara maddi ve manevi açıdan yardımcı olmak, mazlumun, yoksulun, çaresizin yanında olmak, insanlık gereğidir. Yaşadığımız toplumu bir vücut gibi kabul ederek, onların sevinç ve üzüntülerini paylaşmak insanlara karşı görevlerimiz arasındadır.
90. Tevbe suresi, 71. ayet.
91. İbn Mâce, Cenaiz, 43.
92. bk. Buhârî, Salât, 88.
93. Müslim, İman, 149.
94. bk. Müslim, İman, 147.