Allah (c.c.), insanı erkek ve kadın olmak üzere yaratmış ve birbirlerine karşı içlerine sevgi ve merhamet duygusunu yerleştirmiştir.
Buna göre fıtrat olarak kadın ve erkek birbirini tamamlayan ve birbiriyle huzur bulan iki varlıktır. Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum suresi, 21. ayet.) Bu dünyada maddi ve manevi pek çok zorlukla karşılaşan kadın ve erkek birbirine destek olduğunda daha güçlü olurlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de kadın ve erkeği “bir bütünün benzeşen ve diğerini tamamlayan iki yarısı” (Ebu Davud, Tahâret, 94.) olarak tanımlamıştır.
Evlilik, eşlerin kendilerine ait bir mahremiyet ve paylaşım alanı oluşturmaları ve neslin devamını sağlayan meşru ve özel bir ilişkidir. İslam dini erkek ve kadının birbirine karşı beslediği sevgi duygusunu helal yollardan yaşaması için evlenerek yuva kurmalarını ve hayatı paylaşmalarını tavsiye eder. Allah (c.c.) evlilik konusunda şöyle buyurur: “Aranızdaki evlilik çağına gelmiş olanları evlendirin eğer bunlar fakir iseler Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.” (Nur suresi, 32. ayet) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “Gençler! Ailesini geçindirebilecek olanlarınız hemen evlensin çünkü evlenmek gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi yoldur.” (Buhari, Nikâh, 3.) buyurarak Müslümanları evliliğe teşvik etmiştir. “İyi erkeklerle iyi kadınları (birbirleriyle) evlendirin.” (Darimi, Nikah, 10.)
İslam dini aile kurumuna büyük önem verdiği için evlilik, aile, miras, boşanma, anne, baba, eş ve çocukların hakları gibi pek konu Kur’an-ı Kerim’de açıkça yer almaktadır. Bu konularla ilgili kurallar Allah (c.c.) tarafından belirlenmiş Peygamberimiz (s.a.v.) de bunları ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır. Sosyal hayatın temelini oluşturan aile; anne, baba ve çocuklardan oluşur. Aile toplumun en küçük birimidir. Aile, ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem (a.s.) zamanından beri var olan bir kurumdur. Hz. Âdem (a.s.) ve eşi Hz. Havva yeryüzündeki ilk aileyi oluşturan bireylerdir. Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Lokman(a.s.), Hz. Nuh (a.s.) ve Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi bazı peygamberlerin hayatlarından örnekler vererek Müslümanlara aile konusunda emir ve tavsiyelerde bulunur. İslam dinine göre evlenmek için nikah yapmak yeterlidir. Bunun dışında bazı toplumlarda evlenmek için kız isteme, söz kesme, nişan, kına gecesi ve düğün gibi bazı örf ve âdetler vardır. Bu gelenekler toplumun bir araya gelmesine, kaynaşmasına, evlenen çiftleri tanımalarına, onlara maddi ve manevi yönden destek olmaya yardım eder. Toplumda geleneklere uygun olarak evlenmek toplumdaki insanları kaynaştırma, birlik ve beraberlik açısından iyi bir davranışken, nişan ve düğün sürecinde israfa kaçmamalı, taraflar birbirine maddi ve manevi zorluklar çıkarmamalıdır. Peygamberimizin (s.a.v.), “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz” (Buhari, Cihad, 164.) tavsiyesine uyarak evliliğe giden bu sürecin kolaylaştırılması gerekir.
İslam’a göre evliliğin psikolojik, fizyolojik ve sosyal pek çok fayda ve nimetleri vardır. Evlilikle birlikte eşler sevme ve sevilme ihtiyacını karşılar. Birlikte güven içinde olurlar, korunma ve dayanışma duygusunu yaşarlar. Evlilikle birlikte eşlerin cinsel yaşamları dinin emrettiği şekilde meşru ve sağlıklı olarak düzenlenir. Karı ve koca dünyaya yeni nesiller getirerek geleceğe güvenle bakarlar. Evlenmek ve yuva kurmak için eşler arasında yapılan sözleşmeye nikâh denir. Nikâh, şahitlerin huzurunda yapılarak topluma ilan edilir. Kadın ve erkeği birbirine bağlayan ve sorumlu tutan bu sözleşme doğacak çocukların da hukuki statüsünü belirler. Nikâhla birlikte aile içinde kadın ve erkek yeni sorumluluklar yüklenir. Peygamberimiz (s.a.v.) de bu konuya şöyle bir açıklama getirmiştir: “Dikkat edin! Sizin hanımlarınız üzerinde haklarınız olduğu gibi hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır.” (Tirmizi, Radâ’, 11.)
Eşler, ailenin mutluluğu ve devamı için birbirine karşı olan sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir. Aile, huzur ve mutluluğun kaynağı, toplumun devamlılığını sağlayan kilit taşıdır. Ailede düzen, huzur ve mutluluk varsa toplumda da mutluluk ve huzur vardır. Aile bu bakımdan toplumun özünü oluşturur.
Dinî bilgiler ve ahlaki davranışlar aileden öğrenilir. Aile, maddi ve manevi yönden çocuklardan sorumludur. Çocuklar bazı değerleri aile içinde öğrenirken aile de çocuklarını hayata karşı hazırlar. Onlara dinî emirleri, ahlaki görevleri ve millî değerleri öğretir. Sorumluluk duygusu da aile içinde kazanılır. Hz. Peygamber (s.a.v.) çocuk yetiştirme konusunda şöyle buyurur: “Çocuğunuza bırakacağınız en güzel miras, güzel ahlaktır.” (Ebu Davut, Talak, 3)
Aile inanç, ibadet, ahlak, millî değerler, örf ve âdet yönünden ne kadar güçlü ve sağlamsa toplum da o kadar güçlü ve sağlam olur. Aile içi ilişkiler sağlam ve sağlıklıysa toplum da güvenli ve huzurlu olur.