Daru’l-kurra; Kur’an öğretilen ve hafız yetiştirilen mekteplerin, kıraat eğitimi yapılan medrese veya bölümlerin genel adıdır. Bir başka ifadeyle daru’l-kurra, Kur’an-ı Kerim okuma ilmini uzmanlık derecesinde öğreten okullara verilen isimdir.36
İslam tarihinde hafızlık eğitimine ilk dönemlerden itibaren büyük önem verilmiş ve daha sonraki dönemlerde hafızlık eğitimi daru’l-kurra adıyla kurumsallaşmıştır. Daru’l-kurralar mescitler dışında Kur’an okunan ve öğretilen yerler olarak daha Hz. Peygamber Devri’nde kullanılmaya başlanmıştır.
İlk dört asırda yüksek seviyede Kur’an dersleri yalnız camilerde verilmekteydi. Daha sonra mescitlerde ibadet huzurunu bozacağı düşüncesiyle küçük çocuklara “küttâb” adı verilen mekteplerde Kur’an öğretilmeye başlandı. Selçuklular, kıraat ilminin okutulduğu medreseleri genellikle “daru’l-huffâz” şeklinde adlandırmışlardır. Bu adlandırma Osmanlılar Dönemi’ne kısmen uzanmakla birlikte, Kur’an ihtisas medreselerine Osmanlılar daha çok daru’l-kurra demişlerdir. Evliya Çelebi’nin naklettiğine göre şehirlerdeki selatin camileri ve büyük camilerin tamamında daru’l-kurralar mevcuttur.37 Yine Evliya Çelebi’nin verdiği bilgilere göre Amasya’da dokuz tane daru’l-kurra vardı.
Bunlardan sadece Sultan Bayezid Daru’l-kurrasında üç yüzden fazla hafız bulunuyordu. Yine Edirne hakkında bilgi verirken bu şehirde de birçok daru’l-kurra bulunduğunu ve hafızlık yapıldığını söyleyen Evliya Çelebi, buralarda çeşitli seviyelerde kıraat dersleri görüldüğünü belirtir. Dârül-kurralar İstanbul’da bütün büyük camilerin bünyesinde yer aldığı gibi müstakil binalarda da açılmıştır. Evliya Çelebi bu dönemde İstanbul’da üç bini kadın olmak üzere dokuz bin hafız bulunduğunu kaydetmektedir.38
36 MEB Dinî Terimler Sözlüğü, s. 75.
37 Evliya Çelebi, Seyahatname, C 1, s. 148.
38 Nebi Bozkurt, “Daru’l-kurrâ”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 8, s. 543-545.